Cevizin Kanser Önleyici Etkisi
Cancer Prevention Research dergisinde yayımlanan yeni bir çalışma, günlük ceviz tüketiminin vücuttaki inflamasyon seviyelerini azaltabileceğini ve kolon kanseri riskini düşürebileceğini göstermektedir.
Cancer Prevention Research’de yayınlanan yeni bir araştırmanın bulguları, günlük ceviz tüketiminin sistemik inflamasyon belirteçlerini iyileştirebileceğini ve kolon kanseri riskini azaltabileceğini ortaya koyuyor. Kolon kanseri dünya çapında en yaygın görülen kanser türlerinden biridir ve toplam kanser tanılarının yaklaşık %10'unu oluşturmaktadır.1 Cevizde bulunan bitki kaynaklı polifenoller olan ellagitanninlerin metabolik bir yan ürünü olan ürolitin A'nın (UA) bu bulgular üzerinde etkili olduğu düşünülmektedir.
Connecticut Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, 50-65 yaş arası 39 sağlıklı yetişkin katılımcı arasında rutin bir kolonoskopi yapılmadan önceki üç hafta boyunca günde yaklaşık 55 gram ceviz tüketiminin idrar ürolitinleri ve inflamasyon, bağışıklık ve diğer kolon sağlığı göstergeleri üzerindeki etkisini analiz etmiştir.2 Bu klinik çalışma, ceviz tüketiminin kolon kanseri üzerindeki bu etkilerini ilk kez rapor eden Rosenberg laboratuvarında araştırmacı olan Dr. Masako Nakanishi'nin preklinik çalışmasını takip eden bir çalışmadır.3 Yapılan çalışmada araştırmacılar, ceviz içeren bir diyet tüketmenin, kanda bulunan çeşitli iltihap belirteçlerinin daha düşük seviyeleriyle bağlantılı olan idrar UA seviyelerinde artışa neden olduğunu bulgulamışlardır.
Ek olarak, çalışmada kolon poliplerinde bazı kanserlerin gelişimini önlemede faydalı olabilecek değişiklikler tespit edilmiştir. Ürolitinler, anti-inflamatuar özellikleri nedeniyle kanserin önlenmesinde rol oynayabilecekleri düşünülerek incelenmiştir.4,5 Ceviz tüketiminden kısa bir süre sonra bile polip dokularında gözlenen bu değişikliklerden daha yüksek idrar UA seviyelerinin sorumlu olabileceği düşünülmektedir.
HealthNet Kanser Biyolojisi Kürsüsü Başkanı ve Connecticut Üniversitesi Tıp Fakültesi Moleküler Onkoloji Merkezi'nde araştırmacı olan Dr. Daniel W. Rosenberg, on yıldan uzun bir süredir cevizin özellikleri ve anti-inflamatuar etkileri üzerinde çalışmalar gerçekleştirmektedir. Rosenberg, araştırma ile ilgili şunları söylemiştir: “Ceviz, ellagitannin adı verilen sağlığı pekiştirici besinlerin harika bir kaynağıdır. Bu besinler bağırsak mikrobiyomu tarafından parçalanarak ürolitin A'yı oluşturduğunda inflamasyonu azalttığı ve kolon kanseri riskini azaltmaktan sorumlu olabileceği düşünülmektedir.”
Türkiye Birleşik Veri Tabanına göre, kolon kanseri türleri hem erkeklerde hem de kadınlarda yaygınlık açısından üçüncü sırada yer almaktadır. Erkeklerde görülme sıklığı yüz binde 25,5 kadınlarda ise 15,0’dır. Bir yılda yaklaşık 20 bin kişiye kalın bağırsak kanseri tanısı konmaktadır.6 Diyetisyen İpek Ağaca Özger, konuyla ilgili olarak: “Cevizin kanser üzerindeki potansiyel faydaları, çeşitli pilot klinik çalışmalarda araştırılmıştır. Bu çalışmalar, cevizde kansere yakalanma riskini azaltmaya yardımcı olacak bazı bileşenlere işaret etmiştir. Bu nedenle danışanlarımıza her gün ceviz tüketmelerini öneriyoruz.” dedi.
Ceviz, ellagitannin içeriğinin de ötesinde içerdiği sağlığa faydalı besin maddeleri ile bilinen bir gıdadır. Ceviz; beyin sağlığını, kalp sağlığını ve daha fazlasını desteklediği üzerine araştırmalar yapılan mükemmel bir omega-3 ALA kaynağı (2,5 g/oz) sağlayan tek kuruyemiştir.7 Ek olarak, sadece bir avuç ceviz çeşitli diğer besinlerle birlikte 4 gram bitki bazlı protein sağlar.8
Cevizin faydalarından yararlanmak, yemeklerinize ve atıştırmalıklarınıza bir avuç eklemek kadar kolaydır. California cevizi içeren aşağıdaki tariflerden bazılarını sizler de deneyebilirsiniz:
Kahvaltılarınızda tüketmek üzere Baharatlanmış cevizli Yunan salatası parfe tarifini deneyebilirsiniz.
Sumaklı ceviz atıştırmalıkları hazırlayabilirsiniz.
Çıtır cevizli somon fileto tarifiyle harika bir akşam yemeği yapabilirsiniz.
Bu nispeten küçük ve kısa süreli bir çalışma olduğundan ve ceviz tüketmenin gözlemlenen etkilerinin daha uzun bir süre boyunca veya daha büyük bir popülasyonda devam edip etmeyeceği tam olarak belirli olmadığından konu ile ilgili daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir. Bu çalışma ek olarak randomize bir kontrol denemesi değildir.
(Hibya)
