Ulusal medya ne yazık ki tarafsızlığını büyük ölçüde yitirdi. Aynı oranda da güvenirliliğini kaybetti. Kimsede haber, köşe yazısı okuma hevesi kalmadı. Bir tarafta aynı merkezden komut alarak haber yapan, köşe yazan havuz medyası; diğer tarafta da havuza dahil olmayan üç beş televizyon ile üç beş gazete.
Onların da okuyucu kitlesi zaten muhalif. Hani derler ya: “Kendin çal kendin oyna”
Bu durumda yerel basının önemi bir kat daha artıyor. Ancak yerel basının ulusal medya gibi reklam geliri yok, arkasında borazanlığını yaptığı iktidar yok, şirketler yok.
Yerel basın kendi yağı ile kavrulmaya çalışıyor, zorlanıyor. Yerel medyaya sahip çıkılmazsa o da yok olup gidecek.
Yerel yönetimlere, esnafa bu konuda düşen görevler var.
Özellikle yerel yönetimler bir şekilde yerel basını desteklemek zorunda. Bu konuda küçük bir araştırma yaptım. İl genelinde yerel medyaya en az destek veren hatta hiç vermeyen tek ilçe Susurluk.
Başkan Güney her konuda cimri. Ancak gerektiğinde cimriliği bırakması gerekiyor. Ve yerel basının yaşaması, özgür olması gerekiyor.
Birde madalyonun diğer yüzü var o da yerel basının kendisi.
Yerel gazeteler ne kadar etik davranıyor?
Yazım yanlışları, anlatım bozuklukları, düşük cümlelerle kaleme almaya çalıştıkları şeylerde ne denli objektifler ve ne denli yol göstericiler?
Ya da ne denli fitne, ne denli kavgacı, ne denli seviyesizler?
Yerel basının duayen ismi Zeki Öner, her yıl sonunda yılbaşı duası yapardı. Dualarında kimseye ve hiçbir kuruma hakaret etmedi.
Dualarında ego, fesatlık, kin hiç olmadı. Yalan yanlış yazmadı, yalakalık da yapmadı.
O duayı okuyan herkesin yüzünde tatlı bir gülümseme belirirdi.
Sevgili Zeki Öner, hiçbir yılbaşı duasında hakaret ile yalakalık arasında sıkışıp kalmadı.
Onun adını kullanıp yazılan saçma sapan abuk subuk şeyler, nefretle saldırılan kişiler ve kurumlar için pek bir önem taşımıyor da yapılan rahmetli Zeki Öner’e saygısızlık.
Yerel gazeteler de kendine çeki düzen vermeli…
YAZAR: Levent GÜNDOĞAN