“İNSAN HİÇ BİR ŞEYLE GELİR, HERŞEYİN PEŞİNE DÜŞER…SONRA HERŞEYİ BIRAKIP HİÇ BİRŞEYLE GİDER.” alıntı bir sözle başlamak istedim. Hayat aynı döngüyü yüzyıllardır tüm insanlığa tattırmıştır. Yaratılış fıtratında vardır bu gerçek; elimizdekiyle yetinmeyip daha fazlasını, daha iyisini, daha güzelini, daha daha davalar bitmez.
Üretim toplumu olarak başlanan bu yolculukta tüketim toplumuna doğru evrildikten sonra tekrar üretim toplumu olmak çabasıyla yolculuğumuz devam ediyor. Aktörler farklı olsa da geçen yüz yılla senaryo hep aynı ; yerler, mekanlar,ülkeler, kişiler farklı beklenti olsa da hep aynı amaç doğrultusunda veriliyor bu savaş. PARA KAZANMAK UĞRUNA SAĞLIĞIMIZDAN OLUYOR, SONRA KAYBETTİĞİMİZ SAĞLIĞIMIZI KAZANMAK UĞRUNA ELİMİZDE AVCUMUZDAKİ HERŞEYİ TÜKETİYORUZ” ve başlaldığımız yere tekrar tekrar dönüyoruz.
Ne zaman anın kıymetini bilip, elimizdekilere şükredip, paylaşıp, yardımlaşma olgusuna birleşeceğiz. Birinin menfaati, diğerinin sonunu hazırlarken nasıl bakar kör olmayı bırakacağız. Bize bahşedilen en güzel hazinemiz yaşamak güzeliğinin ne zaman farkına varıp değerli şeyleri maddede değil maneviyata arayacağız. Her gün bu ve buna benzeri bir çok soruyla yüz yüze kalmış toplumlar olarak elimizdekilerle yetinmeyi ne zaman öğreneceğiz.
Eğitim, iyi koşullar, cezbedici mevkiler, kimlik karmaşası, üstünlük yarışı bizleri nereye taşıyor taşımalı bir çok soru var cevaplanması bekleyen bu nasıl çözüm bulmalı hep birlikte birazda bu deli sorulara kafa yoralım. İsteklerimiz uğruna feda ettiklerimizi değer mi, değerlidir hissi meziyette değilde sahip oluncaya çalışılan bizde olmayanı kazanmak arzusunun esiri olmakta mı? Seçim sizin nasıl yaşamak, kim olmak istiyorsunuz. Aynadaki öz benliğimizle yüzleşme zamanı. NEDEN VAZGEÇMİYOR İNATLA BİRBİRİMİZİM ÜZERİNE BASIP GEÇİYORUZ. Ve hiç bir şey olmamış gibi yolumuza devam ediyoruz.
YAZAR: Muallla Sabır GÜVEN