Susurluk’ta el sanatını antikacılık ile birleştirerek el emeği ile tarihi eşyalar üreten Zeki Ayhan, yeni sanatçıların yetişmesi için sanatın desteklenmesi gerektiğine dikkat çekti. Ayhan, “Gençlerimizin eve ekmek götürebilmesi için kolunda altın bileziği olması gerekiyor.” dedi.
Susurluk’ta “Zeki Collection” olarak bilinen el sanatları ustası Zeki Ayhan, yirmi yılı aşkın süredir el sanatları tutkusunu sanata dönüştürüyor. Yıllar önce öğretmeni sayesinde boyama ve fırça tekniği öğrenmesiyle el sanatları konusunda ilk adımlarını atan Ayhan, el sanatı ve antikacılığı birleştirerek bu işe sıfır sermaye ile başladığını ifade etti. 2000’li yıllarda Türkiye’de oluşan deve kuşu yumurtası furyası sırasında beş altı aylık çalışma sonucu elde ettiği ürünleri Antalya bölgesinde satan Ayhan, deve kuşu yumurtası kabuklarını değerlendirerek çeşitli takılar, dekoratif boyamalar ve kokulu mumlar yaptığını söyledi. O yıllarda deve kuşunun yumurta, tüy, deri gibi parçalarını işleyerek ticaret sektörü oluştuğunu ancak altyapı olmadığı için uzun sürmediğini belirten Ayhan, “Elimizde birkaç örnek kaldı. Ürünlerimiz yazlık bölgelerde turistler tarafından ilgi görüyor ancak biz de yapmayı bıraktık.” dedi.
“EL İŞİ YAŞAYARAK YAPILMALI”
El sanatı hakkında bilgi veren Ayhan, eskiden kavuşamayan âşıkların duygularını halı ve kilimlere dokuyarak anlattığından şu şekilde bahsetti. “Eskiden sevdalılar kavuşamadığı zaman ailelerine anlatamazlardı. Bu duygu ve düşüncelerini kilimlere, halılara işlerlerdi. Sevdiği kişi dokunan ürünü gördüğünde ona yapıldığını anlardı.” Âşıkların dokumacılık sanatıyla birbirine haber gönderdiğini anlatan Ayhan, el işinin yaşayarak yapılması gerektiğini ve insanların kaderini, sevincini yansıtabilen bir iletişim aracını olduğunun bilgisini verdi.
“ TEKNOLOJİ EL SANATLARININ ÖNÜNE GEÇİYOR”
Günümüzde teknolojik aletlerin sanatın önüne geçtiğine dikkat çeken Ayhan, “Maalesef el sanatlarının artık bir kıymeti kalmadı. Bu işi gönül vermeyen, sanattan anlamayan, kıymet bilmeyen kişiler yapamaz. Hâlbuki eski dönemlerde bu iş böyle yürümüyordu.” dedi. Eserlerine hat sanatı ile imzasını bırakan Ayhan, çalışmalarını gerçekleştirirken Selçuklu ve Osmanlı dönemlerindeki ahşap, seramik gibi ürünlerin yazı işlemesinden esinlendiğini belirterek “Makine ile herkes yapar. Ancak benim yaptığım ürünlerin başka bir eşi yok. Motifi aynı olsa bile kesimi farklıdır.” diye konuştu.
“EMEKLERİN YOK OLMAMASI İÇİN DESTEK GEREKİYOR”
Kaybolmaya yüz tutmuş el sanatlarındaki emeklerin yok olmaması için destek gerektiğine dikkat çeken Ayhan, daha önceki yıllarda belediyeden yer talebinde bulunduğunu ancak bu talebin olumsuz sonuçlandığını dile getirdi. Dükkânında nitelikli zanaatkâr yetiştirebileceğini söyleyen el sanatları ustası “Ben bu işle ekmeğimi kazanıyorum. Yanımda talebe de yetiştirebilirim. Belki yatlar katlar alamazlar ama eve eli boş gitmeyecek kadar kazanabilirler” dedi. Ayrıca diğer el sanatlarında da eğitimi almak için İstanbul’a giden Ayhan, “Eğer bu eğitimler ve meslekler desteklenirse gençlerimizin kolunda altın bileziği olur. Belki bakanlıklar bizi göremez ancak yerelde kaymakamlıklar, belediyeler mekân konusunda ya da kira konusunda kesinlikle destek vermeli.” şeklinde konuştu.