Bugün hayatımıza yok veren sektörlerden birinden gastronomide bahsetmek istiyorum. Gastronominin hayatımızdaki yeri ve önemi; içinde bulunduğumuz coğrafi koşullar göz önünde bulundurulduğunda üç tarafının denizle çevrili olması ve komşu ülkelerdeki kültürel farklılıklar sebebiyle her ülkenin gerek yemekleri, gelenekleri, kültürleri çeşitlilik göstermesi bakımından oldukça şanslı bir ülkeyiz.
Kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına kadar çok farklı yaşam koşulları barındırmasına rağmen yemek konusu oldumu ortak paydada buluşur durumdayız. Çeşitlili urun yelpazesiyle yüzlerlerce,binlerce, yemek tarifiyle gastronomi alanında yüz yıllardır pek çok ülkeye öncülük etmekteyiz. Osmanli saray mutfağından tutunda, halkın kendi bilgi birikimiyle ve ürün çeşitliliğiyle yöresel lezzetleriyle oluşan yemekler tartusmasiz oncelik kazandırmıştır. Ülkemizin üç tarafının denizlerle çevrili olması meyve, sebze, tarım ürünlerinin dışında deniz mahsuller, besi hayvanları, kümes hayvanları v.s bircok yönden şanslıyız.
Cografi kosullar itibariyle farklı kültür mozayiği taşımanın verdigi özgüvenle yeme içme sektöründe bizi, ülkemizi öne taşımaya yetiyor. Gastronomi alanı son yirmi yılda daha çok bilinirlik kazandı, daha önce tariflerini bilip değiştirdiğimiz yüzlerce, binlerce yemek tarifleri TV programları sayesinde 15 yıldan fazla bir zamanda daha da önem kazandı. Derinlemesine teknikler öğrenilmeye başlanıp kişiler, kurumlar bilinçlendi.
Tv programlarında düzenlenen yarışmaların etkisiyle her eve ulaşılabilirlik kazandı. Kültürümüzdeki bu çeşitlilik zaman zaman bölgelerde kkısıtlı iken şimdilerde her bölgede yetişen ürün diğer bölgelerdeki yemeklerde damaklarda tadılmaya, gelişmeye ve degismeye başladı.
İllerde düzenlenen festivaller sayesinde bilinirlilik, tanınırlılık arttı. Daha fazla kitleye ulaşabilir hale geldi. Tarım bakanlığı, kültür ve turizm bakanlığı öncülüğünde yetiştirilen ürünlere talep arttı. Evlerimize TV programları sayesinde unuttuğumuz misafir ağırlamadaki üslupllar tekrar yeni nesillere ulaştırılmak için çaba sarf etmekte. Misafir ağırlama, masa düzeni, yemeklerdeki lezzet, yöresel taşlardaki sunum şekli kişiler arasında tatlı rekabetlerle atışmalarla sunulsa da bilinirlilik artırıldı. Sektör kendi icinde uyumeye, gelismeye, değişmeye başladı. Çoğu ev hanımının bilmek zorunluluğu varmış gibi işçiliginin sorgulanması bile gündemde düşmeyen durum halini aldı.
Gencler eğitim alanında geçimini sağlamak amacıyla da gastronomi alanında eğitim alıp,staj görüp, kendi markasını yaratıp isletmeacmaya başladı. Ev hanımlarımızda yıllarca bildikleri tarifleri yöre yöre değişkenlik göstererek değiştirdi, geliştirdi. Kendine ait mekanlar açıp aile bütçesine katkı da bulunmaya başladı. Ev yapımı turşular, salçalar, reçeller,pasta,börekler yapan ev hanımları artık yöresel yemekleriyle gastronomi alanında boy göstermeye başladı. Aşçılık erkek bireyler tekelindeymiş gibi algılanırken, kadınlar evlerindeki mutfağın dışında da bu mesleği icra edip kendi işletmelerini kurarak ekonomiye, istihdama büyük katkılar sağlamaya başladı.
Iş kadınına dönüşmenin verdiği haklı gururla sektöre “hanım elinin ” değmesiyle güzellik,gelişim,değişim, farkındalık getirdi. Her meslek grubunda olan sıkıntılar bu mesleği icra etmeye başlayan kişilerde de oldu elbetteki, ancak sabır ,azim ve kararlılık her birini başarıya taşımaya yetti. Tatlı rekabetler yaratılmış olsa da tv programlarındaki yarışmalarda amaç; en leziz yiyecekleri doğru sunumlarla tarife uygun yaparak maddi kazanç elde edip ev ekonomilerine katkı sağlamaktan başka bir amaç taşımıyor.
Gastronomi sektörünün incelikleri, titizlikle; geç, yaşlı, kadın-erkek, ayrım yapılmaksızın her bireye usta şefler tarafından öğretilerek, gelecek nesillere örnek teşkil etmektedir. Tarımsal ürünlerde çeşitlilik arttı, yöresel lezzetler hak ettiği saygınlığı buldu ,bulmaya da devam ediyor. Gastronomi sektörü de her meslek grubunda istihdam yaratmanın haklı gururuyla tüm emekçi dostlarımıza kapılar açmaya devam ediyor.
YAZAR: Mualla Sabır GÜVEN