GELDİĞİMİZ NOKTA

Her şey söylendi.

Her söylenen geleceğin daha güzel olacağı umudunu pompaladı.

Teröristlerin sayıları küsuratına varıncaya dek açıklandı. Ayakkabı numaralarını bile bildiklerini vurguladı, dönemin içişler bakanı.

Sonra gitti.

Meğer boşmuş konuştukları. Fanteziymiş.

Daha önce de bir barış süreci başlamıştı. Sevinmiştik.

Ne olduysa oldu; bir anda yerle bir oldu barış masası. Sandalyelere tekmeler vuruldu.

Henüz yolun başındayken Nazın Hikmet’e vatandaşlık vermekten söz edildi hep.

Avrupa birliğine girmekti en baş hedef.

Hızla koptuk batı dünyasından.

Biz AB’ye giremedik ama Ortadoğu, doğu ülkelerindeki iç savaştan kaçan milyonlar bize girdi hiç anlamadan.

Devlete ait ne varsa sattık, o zamanlar iyiydi .

Lakin bitti.

Yollar, köprüler, tüneller, havaalanları… ile donattık tüm yurdu.

Uçtuk havalara.

Kısa süre anladık ki aslında tümünün bir sahibi var.

Ve öyle bir sahiplerdi ki bu adamlar, ” geçenden, uçandan”para almakla yetinmediler.

Deli Dumrul gibi geçmeyenden de para aldılar. Almaya devam ediyorlar.

Demokrasi diye diye demokrasinin olmazsa olmazı yasama, yürütme, yargı bağımsızlığını Türk tipi başkanlık sistemi denilen icada teslim ediverdik.

Ve geldiğimiz nokta:…

YAZAR: Levent GÜNDOĞAN

Share This Article
Exit mobile version