NADIN İNAT “İnadım inad” ile geldiğimiz nokta ortada.
Şu aralar sosyal medyada dolaşan bir video var:
Ekrem İMAMOĞLU zamanın birinde isyan etmiş. 2300 itfaiye personeli almamıza niye izin vermiyorlar, diye. Sormuş: Amaç nedir, gerekçe nedir?
Yine bir başka videoda yine İMAMOĞLU şöyle diyor:” Türk Hava Kurumu’na ait yangın söndürme uçaklarını verin bize , kullanıma uygun hale getirelim. İhale açın gerekirse biz ihaleye girip alalım uçakları.”
Orman kalmadı. Sanki birileri sıraya sokmuş ateşe veriyor ülkenin akciğerlerini.
Orman bakanı kovid dönemindeki sağlık bakanı gibi her gün yanan ormanlar için brifing veriyor.
Kontrol altına alındı diye sevindiğimiz yerlere bakıyoruz, ağaç kalmamış zaten; ne kontrolü…
Oysa daha önce yaşadıklarımızdan ders alabilseydik. Ülkemizin risk taşıyan bölgelerinin tamamında teyakkuz halinde olsaydık. Yangın söndürme personeli alımına CHP’li belediyelerden talep geldiği için karşı çıkmasaydık.
Yine THK’nın uçaklarını hangarlarda çürütmeseydik.
“İnadım inat” yerine “Önce vatan” diyebilseydik. Bu felaketleri bu denli büyük boyutlarda yaşar mıydık?
Siyasi hırs aklın önüne geçince böyle oluyor.
” Önce makam; sonra vatan” isterisi en alt birime dek sirayet etmiş durumda.
İktidar olan “muhalifi prim yapar korkusu” ile “inadım inat” mantığına tutsak olmuş.
Halk takım tutar gibi parti tutmaya alıştırılmış nasıl olsa .
Susurluk Devlet Hastanesi olayına bakın. Hizmete giremeden çürüyecek.
Bu nedir ya?
Şimdiki hastaneye de bakan yok. Koridorları berbat. Kapıları çürük.
Yeni hastane için ara röntgen oda kapıları radyasyon yalıtımı için uygun değil, dendi. Değiştirildi mi bilmiyorum.
Son haber yangın yönetmeliğine uygun olmadığı.
Öyle ya da böyle bu kadar aciz mi Susurluk?
Bu kadar mı ciddiye alıyorlar söz sahibi siyasiler ; örneğin Balıkesir Ak parti milletvekilleri Susurluk’u?
Ve niye bu denli tepkisiz Susurluk halkı.
Niye bu denli suskun ilçenin yerel basını?
“İnadım inat” saplantısı ile ilçenin en gözde mekanına tuvalet yapmaya kalktılar mesela.
Duyduğumuz gibi yazdık:
Yazık dedik. Parkta her çay ocağında zaten tuvalet var dedik.Dinlemediler.
Temeli kazıldı.
Israrla yazmaya devam ettik.
Yapmayın dedik. Temel demiri bağlandı. Umudumuzu yitirmedik. Yanlışın neresinden dönerseniz kardır, diye ısrar ettik. Olmadı.
Levent Hoca’yı kahraman mı yapacağız dediler.
“İnadım inat” tutsaklığından kurtulup “önce Susurluk” diyemediler.
Sonuçta parkın en görünen yerinde ne olduğu hala anlaşılamayan kabası bitmiş bir çirkinlik kaldı.
Bir de evimizin önüne alel acele yerleştirilmiş çöp konteynırı.
Diyorlar ki ” çöp konteynırını yazıp durma.”
Kaldırılıncaya kadar yazacağım
“İnadım İnat”
YAZAR: Levent GÜNDOĞAN