
Kapıdağ Yarımadası’ndaki Aziz Andreas Manastırı’nın Tarihi
Kapıdağ Yarımadası ve Agios Andreas Adaları
Kapıdağ Yarımadası, Marmara Denizi’nin kuzeybatısında yer alır ve doğal güzellikleriyle bilinir. Yarımadanın doğu burnunun karşısında bulunan üç küçük ada, Agios Andreas Adaları olarak adlandırılır. Bu adalar, tarihi ve kültürel öneme sahip Aziz Andreas Manastırı’nı barındırır.

Aziz Andreas Manastırı’nın Konumu ve Yapımı
Aziz Andreas Manastırı, en büyük ada olan Agios Andreas’ta, tepeye konumlanmış iki şapel ile yer alır. Büyük şapel Aziz Andreas’a, küçük şapel ise Aziz Antonios’a adanmıştır. Bizans döneminde inşa edilen bu manastır, dini ve kültürel faaliyetlerin merkezi olmuştur.

Agios Andreas Adaları’nın Özellikleri
- Agios Andreas Adası: Tahıl ve mısır yetiştirmeye uygun verimli topraklara sahiptir. Ayrıca, adanın tepesinde iki şapel bulunmaktadır.
- Meksa Adası: Tahıl tarlalarıyla bilinir ve balıkçılık açısından zengin sulara sahiptir.
- Agios Georgios Adası: Zeytin ağaçlarıyla kaplı olup keçi otlatma alanı olarak kullanılır. Ayrıca, adada bir şapel ve Bizans dönemi yerleşim yerlerine ait kalıntılar bulunmaktadır.

Tarihi ve Kültürel Önemi
1900 yılına kadar bu adalar, Aziz Andreas Manastırı’ndan sorumlu Başpapaz Papa-Kyroglu’na aitti. Daha sonra adalar Michaniona cemaatine satılmıştır. 19. yüzyılda Agios Andreas Adası’nda bir fener bulunmaktaydı ve ada İstanbul ve Bandırma balık pazarlarına istiridye sağlıyordu. Manastır, 20. yüzyılın başlarında bir yangın geçirmiş ancak Michaniona’da yaşayanlar tarafından restore edilmiştir.

Manastırın Mimari Özellikleri
Manastır, doğu burnuna yakın bir noktada, 31.5 dönümlük bir arazide yer alır. Kilisenin beden duvarları günümüze kadar ulaşmış olup, planı anlaşılabilir durumdadır. Duvarlar moloz taş ve tuğla malzemelerden oluşan yığma yapım tekniğiyle inşa edilmiştir. Apsisi oluşturan eğrisel duvarlar ve yapının diğer mimari unsurları dikkat çekicidir.

Koruma ve Restorasyon Çalışmaları
Yapının bulunduğu konum zor erişimlidir ve definecilerin hedefi olmuştur. Manastırın korunması için kapsamlı bir restorasyon ve koruma planı gereklidir. Tarihi yapının, kültürel miras olarak gelecek kuşaklara aktarılması önemlidir.