KOCA ÇINAR ‘HİLMİ DEDE

93 Yıllık yaşamını iyisiyle kötüsüyle geride bırakan Susurluk’un Koca Çınarı Hilmi Ergün, çevresinde hep sevilen ve sayılan biri oldu. Durmak nedir bilmeden çalışan Ergün, uzun bir hayatın artık kendisini yorduğunu belirttiği.

Susurluk’un bilinen en yaşlı insanı olan Hilmi Ergün’ün, 93 yıllık bir hayatı iyisiyle kötüsüyle geride bıraktı. Göz açıp kapayıncaya kadar geçen hayatında hala çok sağlıklı ve dinç olan Koca Çınar Hilmi Dede, devam ettirdiği işi olan bakkaliye dükkânından kopamıyor. Hilmi dede, soranlara yorulduğunu ancak dükkânından başka gidecek yeri olmadığını ifade ediyor. Hayatı boyunca çalışıp çabalayan Ergün, emeklilik nedir bilmeden çalışarak birçok gence örnek oldu. Daima çevresi tarafından sevilip, sayılan Hilmi dede, yeni gelişen dünyanın menfaat dünyası olmasından oldukça muzdarip.

HAYAT İNSANI HEP SINAR

1930 Yılında Susurluk’ta dünyaya gelen Hilmi Ergün İlkokulu bitirdikten sonra rahmetli babasının teşvikiyle Meşhur Helvacı Asım Çağırgan’ın yanında işe başladı. İlk iş hayatına küçük yaşlarda atılan Ergün, askere gidene kadar Helvacı Asım Ustanın yanında severek çalıştı. Yozgat’ta 4 yıl askerlik yaptıktan sonra memleketi Susurluk’a dönen Hilmi dede, Asım ustasının yanında işine devam etti. Bu süre içinde, 8 yıl Anavatan (ANAP) Partisinde İlçe Başkanlığı yaparken, üç İnkılap dönemine şahit oldu. 1960 İnkılabında ilk evliliğini yaparak kayın pederinin yanında taşımacılık ve bakkaliye işlerine başladığını ifade eden Ergün, “Bakkalcılığa ilk kayın pederimin yanında başladım ve talihsiz bir olayla eşimi kaybettikten sonra ikinci evliliğimi yaptım. İkinci eşimle 20 yıl evli kalabildim. Rahatsızlandı ve 20 yıl önce onu ’da kaybettim. İki kızım ve dört torunum var. Hayat bazen insanı sınayabiliyor.” diye konuştu.

HAYAT NE DERSE O OLUYOR

Helvacılık’ın sürekli yenilik istediğini ve bu sektörün gelişim hızına yetişemediğini ifade eden Ergün, geri kalmalarının en büyük sebebinin araçların kaza sonucu hurdaya çıkması ve yakınlarının ölümü olduğunu dile getirdi. Yine aynı sebeplerden nakliye işini de bırakmak zorunda kaldıklarını ve küçülmeye giderek toptan bakkaliyeye döndüklerini söyleyen Ergün, “Üst üste gelen talihsizlikler sonucunda kayın pederimi de kaybettim. Sonra Susurluk’tan gitmek istedim ve Bandırmaya taşınmak için harekete geçtim ancak ikinci eşim de rahatsızlanıp hayatını kaybedince Susurluk’ta kalıp esnaflık yapmaya devam ettim.” dedi.

YUVA DİŞİ KUŞ OLMADAN OLMUYORMUŞ

İkinci eşinin vefatından sonra yıkıldığını dile getiren Ergün, “İkinci eşimle iyi anlaşıyorduk. Birbirimize karşı sevgimiz ve saygımız vardı. Sonralarda kulağıma çalındı, arkadaşlarıyla gittiği gün toplantılarında Allah benim ömrümden alıp Hilmi beye versin dermiş. Nitekim öylede oldu ama keşke olmasaydı. Beraber yaşlanalım bana baksın isterdim. Şimdi tek başıma evimde günleri kovalıyorum meğer gerçekten eşim evin direğiymiş. Üç daire aldım, eşimin ölümünden sonra şimdiye kadar tek bir çivi bile çakmadık ama bir evin hanımı olsa evi çekip çevirirdi. Yuvayı cidden dişi kuş yaparmış onu anladım.” ifadelerini kullandı.

HER ŞEYİ MEMLEKETE HİZMET ETMEK İÇİN YAPTIM

Her zaman Susurluk’un menfaatine hareket ettiğini dile getiren Ergün, “8 yıl ANAP İlçe Başkanlığı yaptım, bir milletvekili çıkarttık. Bu uğurda bir araba eskittik. Bir beklentimiz olarak değil tamamıyla memlekete hizmet olsun diye yaptık. Susurluk’ta artık milletvekili zor çıkar. Biz zamanında gece gündüz demeden tüm köyleri gezmiştik. Kimi bizi çiçeklerle karşılarken kimi taş atıyordu ama yine de yılmadan çalışıp bir milletvekili çıkarabildik. Bir yerden milletvekili çıkarsa orası için her zaman bir açık kapı oluyor, gelişiyor orası ve büyüyor. Tabi ki çok isterim yine bir milletvekili çıksın ama bu iş tahsil işi yetişme işi bir milletvekili çıkarabilmek zor bir mesele.” şeklinde konuştu.

HAYAT ARTIK BENİ YORUYOR

Hayata karşı artık yorulduğunu ifade eden Ergün, “Artık yaşlandım, ikinci eşim vefat edeli uzun yıllar oldu ve ben bu işle avunuyorum. Susurluk’ta gidecek bir yerim yok ve vaktimi dükkânımda geçiriyorum. Gidip parkta oturmakta bana keyif vermiyor, çalışmaya alışmışım ve boş duramıyorum. Tek başına elinden tutanın olmadıkça bir işi yapabilmek çok zor. İşimi bırakmayı düşünecek oluyorum ama nereye gideceğim. Boş durmayı sevmiyorum evde tek de durulmuyor. Burası benim sadece ekmek kapım değil vakit geçirmek günlerimi değerlendirmek ve dinlenmek için geldiğim bir yer oldu.” diye konuştu.

ESKİDEN SAYGI HERKESE KARŞI VARDI, ŞİMDİ HER ŞEY PARA

İnsanların bencilleştiği ve sadece kendi menfaatini düşündüğü, eskilerde ki sevgi ve saygının kalmadığını üzülerek anlatan Ergün, “Eskilerin sevgi ve saygısı sadece insana karşıda değildi işine ve çevresine karşıda vardı. Şimdi herkes kendi menfaati dışında kimseyi düşünmüyor. Bencillik insani yönlerimizi tüketiyor. Arkadaşlıklar da bitti onlarda menfaatler doğrultusunda şekilleniyor. Eskiden bir esnaf 1 Lira kazansa komşu da 1 Lira kazansın diye yardımcı olurdu. Şimdi ben 10 Lira kazanayım komşum 1 Lira kazansın veya kazanmasın deniliyor. Eskiden hal hatırla bir işinizi halledebiliyordunuz ama şimdi tamamıyla maddiyata dönmüş işlerinizi parayla çözebiliyorsunuz, insanlar satılık olmuş.” dedi.

TEKNOLOJİNİN KARŞISINDA KÜÇÜK İŞLETMELER DURAMAZ

Bakkaliye işinin bittiğini ve yerini marketlere bıraktığını vurgulayan Ergün şu ifadelere yer verdi; “Eskiden bir bakkal olarak 10-15 farklı ürünümüz vardı ve bizde marketlerin açılmasıyla bu ürün sayısını arttırmaya mecburduk. Ürün sayısını arttırmakta görüldüğü kadar kolay bir iş değil. Fiyatlar zaten çok fazla, aldığın ve sattığın fiyata bir daha alıp satamıyorsun. Her geçen gün küçülmek zorunda kalıyorsun. Teknolojiyle birlikte bakkalların işi bitti ama marketlerde kalmayacak ileride çünkü insanlar artık internet siparişleriyle tüm ihtiyaçlarını giderebiliyor. Üstelik daha uygun fiyata ayağına kadar geliyor. Örneğin benim 14 TL ye sattığım bir ürünü, internette 10 TL daha ucuza buluyor ve hiç dışarı çıkmadan alma imkânına sahip. Böyle bir hizmetin karşısında nasıl küçük işletmeler durabilir ki. Hatta sadece küçük işletmelerde değil marketler zinciri bile duramaz. Tüm sektör internet mağazacılığına kaymak zorunda kalacak.”

Haber: Sena Eğilmez

 

Share This Article
Exit mobile version