Doğu Akdeniz’de Gerilim Tırmanıyor: Libya’dan Yunanistan’a Sert Tepki, İttifaklar Yeniden Şekilleniyor. Son bir haftada yaşanan diplomatik krizler, Doğu Akdeniz’deki güç mücadelesini yeniden alevlendirdi. Libya, Yunanistan’ın Türkiye ile olan deniz yetki anlaşmasını iptal etme çağrısını “egemenliğe müdahale” olarak nitelendirirken, İsrail’den gelen Türkiye karşıtı ittifak açıklamaları ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile Lübnan arasındaki anlaşma, bölgedeki gerilimi artırdı.
Bu gelişmeler, enerji kaynakları ve deniz sınırları üzerindeki anlaşmazlıkların, daha geniş bir stratejik rekabete nasıl dönüştüğünü gözler önüne seriyor.

Libya’dan Atina’ya Sert Uyarı: “Egemen Kararlarımıza Saygı Duyun”
Libya Temsilciler Meclisi, Yunanistan Meclis Başkanı Nikitas Kaklamanis’in, Libya’nın Türkiye ile 2019’da imzaladığı **Deniz Yetki Alanları Mutabakat Muhtırası’nı** iptal etmesi yönündeki çağrısına sert bir dille karşılık verdi.
Meclis Başkan Yardımcısı Misbah Duma’nın yaptığı açıklamada, Yunan yetkililerin “Libya’nın iç işlerine müdahale ve ulusal egemenliğinin açıkça ihlal edilmesi yönündeki tekrar eden çağrıları”nın şaşkınlık ve üzüntüyle takip edildiği belirtildi. Açıklamada, “Devlet tarafından akdedilen anlaşmalar, uluslararası hukuk ve normlara tabi egemen kararlardır ve hiçbir ülke Libya’ya bunları onaylama veya iptal etme konusunda emir verme hakkına sahip değildir” ifadeleri kullanılarak, Yunan tarafı itidale ve Libya’nın egemenliğine saygı göstermeye çağrıldı.
Bu anlaşma, Türkiye için Doğu Akdeniz’deki hak iddialarını güçlendiren kritik bir adım olarak görülüyor. Türkiye, 2025 yılı içinde Libya’daki politikasını gözden geçirerek, Trablus’taki Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin yanı sıra, ülkenin doğusunu kontrol eden ve rakibi olan Halife Hafter ile de diyalog kanallarını açtı. Analistlere göre Ankara’nın bu hamlesinin temel amaçlarından biri, 2019 anlaşmasını, Hafter yanlısı Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi’nden de geçirerek meşruiyetini pekiştirmek.

Türkiye Karşıtı Cephede Yeni Açıklamalar ve Hamle
Libya cephesindeki gerilimin yanı sıra, diğer bölge aktörlerinden gelen açıklamalar da Türkiye’ye yönelik artan bir muhalefete işaret ediyor.
İsrail’den Açık İttifak Çağrısı: İsrail Diaspora İşleri ve Antisemitizmle Mücadele Bakanı Amichai Chikli, Türkiye’yi “İsrail Devleti için en ciddi tehdit” olarak nitelendirdi ve Türkiye’ye karşı Yunanistan ve GKRY ile ittifak kurulmasının önemini vurguladı. Chikli, “Dış ilişkilerde Türkiye’yi yalnızlaştırmak için her şeyi yapmalıyız” ifadesini kullandı. Ayrıca, İsrail’in Washington Büyükelçisi Yahiel Leiter, Türkiye’nin ABD’den F-35 savaş uçakları almasını engellemeye çalıştıklarını itiraf etti.
GKRY-Lübnan Anlaşmasına Tepki: GKRY ile Lübnan arasında, Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlandırmasına ilişkin 2007 tarihli bir anlaşma, 26 Kasım 2025’te yeniden imzalandı. Türkiye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, bu anlaşmayı kınayarak, GKRY’nin “Kıbrıslı Türkleri veya Ada’nın tümünü temsil etmediğini” ve bu tür tek taraflı adımların Kıbrıslı Türklerin hak ve çıkarlarını gasp etmeye yönelik girişimler olduğunu belirtti. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanlığı da benzer bir açıklama yaparak anlaşmayı “hükümsüz” ilan etti.
Enerji Rekabeti: İsrailli Energean şirketi ile GKRY merkezli Cyfield şirketi arasında, İsrail doğalgazını Kıbrıs’a taşıyacak yeni bir boru hattına dair mutabakat zaptı imzalandı. İsrail basını, bu projeyi “Türkiye’ye karşı bölgesel bir hamle” olarak nitelendirdi.

Diplomasi Yolu Tıkanıyor mu?
Yaşanan bu gerilimler, bölgede diplomasi kanallarının ne derece açık olduğu sorusunu gündeme getiriyor. Yunanistan Başbakanı, Ekim 2025’te Türkiye’yi de içerecek yeni bir bölgesel diyalog formatı önerisinde bulundu. Ancak Türkiye, GKRY’nin tüm adayı temsil etmediğini ve diyaloğa Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de dahil edilmesi gerektiğini savunarak öneriye sıcak bakmadı.
Türkiye-Libya anlaşmasının Tobruk parlamentosunda onaylanması halinde, Türkiye-Yunanistan arasındaki gerilimin daha da tırmanabileceği ve bunun NATO’nun güney kanadındaki uyumu zorlayabileceği uyarısında bulunuluyor.
Libya’nın egemenlik vurgulu net tavrı, Doğu Akdeniz’deki denklemde dış baskılarla şekillenmeyen bir aktör olduğunu gösterdi. Ancak İsrail’in açık hedef gösteren söylemleri ve Kıbrıs adası etrafındaki tek taraflı enerji hamleleri, bölgede işbirliği yerine çatışma riskini artırıyor. Önümüzdeki dönem, tarafların uluslararası hukuk çerçevesinde diyalog kapılarını açık tutup tutmayacağını belirleyecek.

