ŞAFAK MUT; SEMA ACAR ATIŞMASI…

Hafiften bir esinti başladı. Korkunç sıcakların ardından muhteşem geliyor.

Gece yarısından sonra fırtına çıkacakmış. Yağmurla beraber.

Rüzgar ile yağmur sesisinin karışması şahane olur.

Kıskandırmak gibi olmasın ama ek olarak kumsala vuran dalgalar da cabası.

Şöyel bir bakıyorum, tam karşımda kıyı boyunca uzayıp giden ışık demeti.

Ay yok. Yıldız da. Deniz karanlık. Cılız ışıklarıyla dolaşan balıkçı tekneleri olmasa siyah bir boşluk görünen.

Bir kadehin verdiği rahatlıkla mıdır bilinmez, kafamda birikmiş onca yazı konusuna karşın, klavyenin hiç bir tuşu sıcak değil bana. Şu an….

Dalıyorum, zeytin ağacının en üst dallarının ardındaki gökyüzüne kavuşmuş (deniz olduğunu gündüzden bildiğim) noktaya bakarak.

Ülke karmakarışık.

Gün geçmiyor ki yeni bir skandal patlamasın.

En tazesi, shate diploma.

Bu kadar mı olur!

Tam da Ekrem İMAMOĞLU’NUN akla ziyan diploma iptalinin hemen ardından.

Roman yazsan bu kadarını kurgulayazsın. Aklına gelmez.

Aklına geldi yazdın. Absürd roman kategorisine atarlar edebi eleştirmenler anında.

Memleket senin memleketin.

Hadi senden geçti. Çocukların var. Evlenecekler. Torunların olacak. Bir de, sana emanet edilmiş bu vatan.

Esinti.

Karşı kıyıdaki ışıltı. Az sonra yağacak yağmurun dalga ile birlikte sunacağı resital hayali…

Hiç biri yetmiyor umarsız kalmaya.

Ortak yaşadığımız gemi su alıyor .

Kaptanları, yardımcı kaptanları, lüks kamara yolcuları… gemi batarsa diye korkuyorlar mı? Hayır.

Onlara gemi mi yok???

Yazı uzadı.

Bir sonrakinde Susurluk.

Şafak MUT ile Sema ACAR atışması.

Hastane açılması gecikti.

Açılınca yararlı olacağı kesin.

Parkın en göbeğine yapılan tuvalet de bitimedi.
Varsayalım o da hizmete girdi. Yararı olur mu ? Yani tuvaletten çıkarken fermuarını çekmeye çalışan insanları görmek… ne kadar yakışır ilçenin en güzel mekanına?

Ayrıntıya gireceğiz tabi…

Satılan yerler konusundaki savunmaya felan mesela…

Dedik ya bir sonraki yazıda…

YAZAR: Levent GÜNDOGAN

Share This Article
Exit mobile version