Salahiyet ve inisiyatif

Her gün karşımıza küçük veya büyük kararlar çıkar. Kimi kararlar yalnızca bizi etkiler, kimi kararlar ise bir şehri, bir ülkeyi, hatta bir nesli şekillendirir. Peki, bu kararları kim verir? Yetkisi olanlar mı, yoksa inisiyatif alabilenler mi?

Bir köprü yıllardır bakımsızdır, raporlar hazırlanmış ama kimse imza atmaktan çekinmiştir. Sonunda köprü çöker. Kazadan sonra herkes birbirine sorar: “Neden zamanında önlem alınmadı?” Ama kimse, “Ben inisiyatif almalıydım” demez.

Başka bir yerde, bir okulun çatısı akıyordur. Müdür, “Bütçeyi bekleyelim” diyerek işin ertelenmesini kabul eder. Ancak bir gün yağmur tavanı çökertir. Aynı durumdaki bir başka okulda ise farklı bir müdür, “Bekleyemeyiz” diyerek kendi imkanlarıyla çatı onarımını yaptırmıştır.

Farkı yaratan şey, yalnızca yetki değil, inisiyatif alabilme cesaretidir.

Yetki ve İnisiyatif Arasındaki İnce Çizgi

Yetki, bir imza hakkı, bir karar merci olmak demektir. Ama tek başına yetki, bir sorunu çözmeye yetmez. Yetkinin yanında inisiyatif alınmazsa, süreçler uzar, krizler derinleşir ve sonuçta iş işten geçer.

Öte yandan, aşırı inisiyatif, yetkinin dışına çıkıldığında bir karmaşaya yol açabilir. Bir projede herkes kendi bildiğini okursa, kaos kaçınılmaz olur. Önemli olan, yetkiyle inisiyatifi dengeli bir şekilde kullanabilmektir.

Bazı insanlar koltuklarında oturup talimat beklerken, bazıları ellerini taşın altına koyar ve harekete geçer. Tarih boyunca büyük başarıların ardında, doğru zamanda inisiyatif alabilen insanların olduğunu görürüz. Ama aynı şekilde, büyük felaketlerin ardında da yetkisini kullanmaktan çekinen, sorumluluk almayan kişilerin izleri vardır.

“Benden Büyükler Var” Sendromu

Pek çok insan, “Ben kimim ki böyle bir karar alayım?” diyerek geri çekilir. “Benden büyükler var, onlar düşünsün” diye bekler. Ama o “büyükler” de bazen sorumluluğu üstlenmez. Böylece zincirleme bir atalet başlar.

Oysa bazen inisiyatif almak, büyük bir fark yaratabilir. Bir itfaiye eri, talimat beklemek yerine bir binaya dalıp bir çocuğu kurtardığında… Bir doktor, prosedürleri beklemeden hayati bir müdahale yaptığında… Bir mühendis, yönetmeliklerin eksik kaldığını görüp, daha güvenli bir tasarım önerdiğinde…

Bu insanlar, yetkiyi aşmadan ama inisiyatif kullanarak harekete geçmiştir.

Karar Anı: Korku mu, Cesaret mi?

Gerçek şu ki, her kritik anda iki seçenek vardır: Ya bekleyip sürecin bizi sürüklemesine izin veririz ya da cesurca inisiyatif alarak olayların akışını değiştiririz.

Bir şehirde eskiyen altyapıyı onarmak yerine “Şimdilik idare eder” diyenler, günü kurtarır ama geleceği tehlikeye atar. Oysa, “Bu işi şimdi yapmalıyız” diyenler, belki eleştiri alır, belki zorlanır ama sonunda felaketi önlemiş olur.

Yetki ve inisiyatif dengesi, ancak sorumluluk bilinciyle sağlanabilir. Çünkü bazen en büyük hata, hiçbir şey yapmamaktır.

Share This Article
Exit mobile version