Ukrayna savaşının dördüncü yılına yaklaşmasıyla birlikte küresel diplomatik hareketlilik artarken, ABD Başkanı Trump yönetiminin Türkiye’nin desteğiyle arabuluculuk rolü üstlenmeye çalıştığı belirtiliyor. MİT Başkanı Hakan Fidan’ın Moskova ve Kiev arasında hız kazanan müzakerelere dahil olduğu öğrenilirken, Türkiye’nin barış için odak noktası haline gelmesi uluslararası dengeleri yeniden şekillendiriyor.
Almanya’dan Savaş Uyarısı ve Berlin’de Sığınak Tatbikatları
Diplomatik girişimler sürerken, Avrupa’da savaş senaryoları giderek daha somut hale geliyor. Alman Savunma Bakanı Boris Pistorius, NATO ile Rusya arasında bir savaşın 2028-2029 döneminde başlayabileceği uyarısında bulundu. Bu açıklamaların ardından Berlin’de, olası bir Rus saldırısına karşı metro tünellerinde yoğun savaş tatbikatları düzenlendiği bildirildi. Tatbikatların günlük yaşamı aksatmamak için gece yarısı kısa sürelerle yapıldığı ifade edildi.

Rusya’dan Tarihsel Göndermeli Sert Yanıt: “Berlin’i Dördüncü Kez de Alırız”
Moskova’dan Alman yetkililerin açıklamalarına sert bir yanıt geldi. Rusya Komünist Partisi Lideri Gennadi Zyuganov, tarihsel bir atıfta bulunarak, “Rus ordusu üç kez Berlin’i işgal etti, dördüncüsünü de yaparız” şeklinde meydan okudu. Bu açıklamalar, Berlin-Moskova hattındaki gerilimi daha da tırmandırdı.
Avrupa’da Askeri Hazırlık ve ‘Savaş Paranoyası’ Artıyor
Almanya’nın yanı sıra Fransa Genelkurmay Başkanı da ordunun ve toplumun savaşa hazırlıklı olması gerektiği yönünde açıklamalar yaparken, Avrupa’da 2029-2030 dönemine yönelik büyük bir çatışma korkusu yayılıyor. Bu durum, kıta genelinde savunma bütçelerinin artırılmasına ve militarizasyon sürecinin hızlanmasına neden oluyor. Uzmanlar, Rusya’nın ekonomik kapasitesinin Avrupa’nın gerisinde olmasına rağmen, tehdit algısının askeri hazırlıkları zirveye taşıdığını vurguluyor.

Türkiye’nin Aktif Diplomasisi ve Barış Arayışı
Uluslararası hukuk çerçevesinde Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün korunduğu ve Rusya’nın işgalinin meşru olmadığı vurgulanırken, kalıcı bir çözüm arayışı sürüyor. Bu noktada Türkiye, aktif diplomasisi ve tarafsız arabuluculuk pozisyonuyla ön plana çıkıyor. Ancak, savaşın kısa vadede sona ermesinin zor olduğu, taraflar arasında derin güvensizlik ve savaş taraftarlarının engellemeleri nedeniyle sürecin tıkandığı ifade ediliyor. Analistlere göre, kalıcı bir “dondurulmuş çatışma” ihtimali de giderek güçleniyor.

