Bir şeyler başarmanın sırrı harekete geçmektir.”Dante’nin bir sözünü başlık olarak kullanmak istedim. Sil baştan baslamak lazim bazen şarkı sözünde olduğu gibi. Eğer hayatımızda bir şeyler yolunda gitmiyorsa, olumsuzluğu kabullenip kendimize suclu muamelesi yapmadan üzülerek geçmeyecek kadar değerli zaman. Geçmis hatıraların yükünü bugüne taşıyıp, bugünü ziyan etmemeli. Anın kıymetini bilip bakış açimizi değistirmeliyiz. Doğayı gözlemledığımızde herşey, her gun aynı gibi algılanıyor olabilir; kimileri için, ancak doğadaki denge bile kendini yeniliyor, değişim geçiriyor, gelişiyor, bambaşka bir anlam kazanıyor.
Mevsimlerin gerek insan hayatina, bitkilere, hayvanlara zorlu koşullar yaşatması ya da günü yaşanabilir hale getirmesi bile bize şükredecek bir neden verebilmelidir. Kendimize, sahip olduğumuz hayata, sağlıkla, sıhhatli, huzur içinde yasayabildigimiz için sukretmeyi bilmeliyiz. Ani yaşamak en büyük hazine birçok olumsuz koşulu yaşayan kişileri hayatlarina dokunabilmek, farkindalik yaratabilmek çok önemli. Bize bahsedilen tek bir hayat var ve biz tek iz özeliz.
Bizden bir tane daha yok ani durdurup yedegimizle değiştirip yola onunla devam edebileceğimiz. Bize bahsedilen ömrü nasıl yaşayacağımız bize kalmis. Gün gün kederlenip kendimize acıyarak da gecirebilitiz her günü, günümüze değer katacak, maneviyatımızı yükseltecek, güçlendirecek etkinliklerde bulunarak da seçim bize kalmış. Seçimlerimizin sonuçlarını yaşamaktan korkmamalıyız.” Her şerde bir hayır vardır, her hayırda bir şer vardır.” Desturunun manasini iyice özümseyip yol almalıyız. Hayatımız, gelecek günlerimiz, şu an aldığımız her bir karar biz farkında olmadan şekilleniyor, boy veriyor.
Doğayı sevmeyi, korumayı, güzelleştirmek kendimize ilke edinmeliyiz. Tüm sanat akımları bulunduğu dönemlerde doğadan, doğanın şartlarından olumlu olumsuz etkilenmiş bunu eserlerinde dile getirmiştir. Dinlediğimiz müzik tınısından, ressamın tuvalindeki fırça darbesine, kullandığı renk paketindeki boya tozu, boyanın rengi, tiyatral oyunlar, yazılan şiirler, romankar öyküler, her biri fazlasıyla eserinde vurgulamıştır doğadaki dengeyi ya da dengesizliği. Mimari yapılardaki estetik, karmaşa, doğallık, yapaylık, sıradanlık her biri doğanın bize sonsuz sunduğu güzelliklerin yansımasıdır.
Hayat da sağlıkla nefes aldığımız her an için şükredelim. Gelecek kuşaklara, bizden önce ki kuşakların mirasçısı mirasçısı ölmez değerli eserler bırakalım. Bu her birimizin insanlık görevidir, ödevidir. Amaçlarımızın yönü zamanla karmaşık hale gelebilir, icinden çıkılmaz sorunlar barindirabilir. Karşılaşılan her sorunda çözümsüz gibi algılanabilir fakat ortak payda da sanatta anlam kazanmalı her bir olgu. Bir çocuğun annesiz kalışı ressamın tuvalinde ölümsüzleşebilir, şairin dizelerinde ağıda dönüşebilir, bir beste olarak icra edilip yıllar boyunca söylenebilir, sanatta sanatla varlık bulmalı her bir duygu geçmişte olduğu gibi. Annenin evladina hasretligi kavuşmaşindaki coşkusu, telaşı, heyecanı, babalariı vazifeleri uğruna kendi benliklerinden vazgecmişliği , yaşadığı koşulların birey olması duygusunu unutturması.
Sanat eserleri bir araya getirebilir içimizdeki gerçek ruhsal ve bedensel tepkilerimizi. Herşey sanat akımlarıyla başladı, bir dönemi başlatıp bir dönemi bitirdi, şimdi paha biçilmez olan eserler antika kisvesi altında metada değer görüyor gibi olsa da bulunduğu dönemin barındırdığı dönemsel yaşanmışlıklara fiyat biçilemez. Kiminde kendini tekrarlıyor sanat, kiminde kendi çizgisinde yaşadığı değişimlerle çizilen tuvallerde ölümsüźleşiyor.
YAZAR: Mualla Sabır GÜVEN