Bandırma’da Gayrimenkul Yatırımı: Kârlı Mı?
Bandırma’da gayrimenkul yatırımı neden tercih edilmeli? Fırsatlar, fiyatlar ve yatırım stratejileri hakkında en güncel bilgiler burada!Bandırma’da...
Bu, söylenecek söz; eleştirilecek yön, bulamanın çaresizliği idi.
Yani, Belediye Başkanı GÜNEY’E kızıyorlardı ama belediyenin parasını çarçur ediyorsun, ya da ihaleye fesat karıştırdın, işçilerin maaşını ödeyemedin… çöpleri toplayamadın, diyemedikleri için magazine başvurarak almaya çalıştılar hınçlarını.
Taşrada yaşamanın bedelidir bu.
Ve sadece belediye başkanları için değil, toplumda sosyal açıdan biraz öne çıkmış her bireyin derdidir.
Ne yazık ki “kazan kazan anlayışı” taşra kıskançlığının hep bir iki adım gerisinde kalır. Belki toplumun, çok az bir kesiminde etkilidir ama yaygara koparmada büyük bölümünü etkileyecek oranda ustadırlar.
Saldıracak kişi ortak olunca birbirlerine düşman bile olsalar, anında tek ağız olurlar. Belli bir süre dost kalıp sonra yine birbirlerine düşerler.
Kırk yıl uğraştım bu tür arkadaşlarla(!). Öyle dedim olmadı. Böyle dedim olmadı. Abuk-subuk yorum yaptılar, ciddiye aldım yanıt verdim. Olmadı. Donjuan bile dedi yerel bir sanatçı(!) Bıraktım kendi hallerine. Yine olmadı.
Bu kez de arkadaşlarımızla birlikte planladığımız bir siyasi hedefte ilk sırada yer alma talebimizde hınçla çıktılar sahneye yeniden.
Mesela biri bağırıyormuş; ” Levent GÜNDOĞAN, listede olursa iki yüz oy kaybettirir” Üşenmeden saymış adam. 199 değil 201 değil. İki yüz.
Bir başkası da diyormuş ki: ” Ben onu Özcan ŞAKAR’IN cenazesinde gördüm. Hatta namaz kıldı.” Eyvah eyvah. Bu ne büyük suç.
Özcan ŞAKAR benim yıllar öncesinden tanıdığım ve o zamandan bu yana sevip saydığım biridir.” Hadi size daha somut bir malzeme.
Yerli sanatçı(!) arkadaşın bize saldırıları cılız kalınca yerli yazarlardan biri girdi devreye. Sanırım o da müdürlüğünün elinden alınmasını bizden biliyor.
Oysa, ilçedeki kültürel şahlanışın BELKİ Kültür Sanat Derneği elemanlarının el atması ile olduğunun bu iş ile ilgili herkes farkında.
Ben kimsenin işine gücüne karışmam. Bütün samimiyetimle söylüyorum. Allah düşmanımın işini bozmasın. Beni bilen bilir. Bilmeyen de yakın arkadaşlarıma sorsun.
Neyse.
Nerden nereye geldik. Ama giriş yaptığımız konuyu geliştirerek “bize” getirmemizin nedeni şu: ” Söylenecek söz , eleştirilecek yön yok, o zaman uydur”
Girip çıkmadığım yer kalmamış. Ona boş ver. Girip çıktığım yerde ne söylediğime bak.
Yerel seçimlerde parti araçtır demiş miyim? Ve “ben, hukukun üstünlüğünden, Düşüncenin özgürlüğünden, Atatürk İlke ve Devrimlerinde taviz vermem; dinin siyasete alet edilmesine, tarikatlara, şeyhlere, şıhlara karşıyım demiş miyim?” Ee daha ne?
Bırak magazinciliği de araştırmacı gazetecilik yap biraz. Bunların aksini yazdığım tek satır bul. Bul da onu yaz.
“Mösyö‘ymüş…”
Biz alıştık da, Matmazel ne ya?
Ayıp. Evli barklı, çoluk çocuk sahibi kadın. Güler yüzlü. Herkese her durumda yardım eden , çok çalışkan biri. Ayrıca, kin tutmaz. Ondan ne istiyorsun? Senin gibi köşesi de yok. Kendini savunsun. Gerçi hiç gerek de yok da…
Ha bu arada. CHP’nin kadın kontenjanlarından biri Serpil GEZER’miş. O da bizim Mösyöcü yazarın görevine iadesi için Başkan GÜNEY’den zamanın birinde ricacı olmuş. Daha meclis üyesi olmadan bu cesaret muhteşem.
Şu aralar bir moda var,” şu mecliste olursa oy vermem” şeklinde. Biz de uyalım o modaya: ” CHP meclis üyesi aday adaylığına bile zahmet edip başvurmamış ricacı kadın kontenjanın yer olduğu meclise ben oy vermem.
Son zamanlarda kültürel anlamda muhteşem bir atak yapan kadroya zarar vereceğini düşünen herkese de oy vermeyin çağrısında bulunayım mı?
Yok beni ilgilendirmez.
YAZAR: Levent GÜNDOĞAN