Gazeteciler Barış Pehlivan ile Barış Terkoğlu’nun yeni kitabı SS, Kırmızı Kedi Yayınevi etiketiyle okurlarıyla buluştu. Türkiye’nin konuştuğu kitap SS’de Süleyman Soylu ve Müge Anlı detayı dikkat çekti.
Yeni çalışmalarında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu ele alan gazeteciler Barış Terkoğlu ile Barış Pehlivan, gündem yaratacak detaylara kitaplarında yer veriyor. Kitapta, ATV ekranlarında hafta içi her gün yayınlanan ve Türkiye’nin günlerce konuştuğu olayların işlendiği Müge Anlı ile Tatlı Sert programıyla ilgili de dikkat çeken bir bölüm var.
Ankara’da Aleyna Çakır olarak bilinen Sema Esen’in ölümüyle ilgili gelişmeleri bir bir aktaran gazeteciler, çarpıcı bir analizde bulunuyor.
İşte Barış Pehlivan ile Barış Terkoğlu’nun yeni kitabı SS’nin ilgili bölümü:
17 Eylül 2020 gecesi Keçiören’de boş arazide bir kadın cesedi bulundu. İntihar gibi görünüyordu. Kimliği çok geçmeden anlaşıldı. Adı Gülay Uygun’du. Bir başka ölümün olağan şüphelisinin annesiydi. O ölüm, kamuoyunun günlerce konuştuğu Aleyna Çakır’dı.
Şöyle anlatalım…
3 Haziran 2020’de, Aleyna Çakır olarak bilinen 21 yaşındaki genç kız, tavana asılı olarak bulunmuştu. Erkek arkadaşı Ümitcan Uygun’un ölümden sorumlu olduğuna dair, önceden kendisinin verdiği ifade, adli tıp raporu, dayak videosu dahil sayısız delil vardı. Buna rağmen Uygun’a yapılan “konut dokunulmazlığı” suçlaması hariç dokunan olmamıştı.
Ümitcan Uygun’un annesi Gülay Uygun’un ölü bulunması ise meseleyi gazetelerin üçüncü sayfalarından birinci sayfalarına taşıdı.
Gazeteler ölüm haberini verirken, Sabah’ın sürmanşeti biraz farklıydı: “Müge Anlı’yı yedirmeyiz”. Kuşkusuz “yeme” şüphesi, muhalefete atılmış bir taş değildi. Gazetenin “derin yapılanma” olarak sunduğu Ümitcan Uygun ve babası Durak Uygun’a verilmiş bir yanıttı. Zira baba oğul, anne Gülay Uygun’un ölümü nedeniyle Müge Anlı’yı suçlamış, Anlı’nın programında anne Gülay Uygun’u hedef gösterdiğini söylemişlerdi. Baba oğulun söylediğine göre, anne bu nedenle kendi canına kıymıştı.
Dahası…
Oğul Ümitcan Uygun, “bu ölümden de Müge Anlı ve yanına çalışıp da beni 24 saat arayanlar suçludur” derken, baba bir adım öteye geçmişti. “Ömrüm boyunca has ülkücüyüm diyen Durak Uygun, “bir tane sana oy verdim, Sayın Süleyman Soylu, değerli bakanım benim eşim o kadar gururlu ki, bir kelimeye kendisini vurdu” ifadelerini kullandı.
Peki neden? Neden ülkücü olduğunu, Süleyman Soylu’yu desteklediğini söyleyen bir aile, Cumhurbaşkanı’nın damadı kontrolündeki bir kanalı, oradaki programcıyı hedef alıyor?
Müge Anlı, ATV’de uzun yıllardır güvenlik kurumlarının “Sorumluluğunu üstlenen” bir program yapıyor. Kimi zaman kayıpların peşine düşüyor, kimi zaman aile içi mahrem sırları açıklıyor, kimi zaman cinayetlerin peşinden koşuyor. Şaşırtıcı ama sonuçta alıyor. Devlet kapısında derdine derman bulamayanlar, çözümü Müge Anlı’da arıyor. Öyle ki bazı savcılar, şikâyetçileri, “bunu Müge Anlı çözer” diyerek ona yönlendiriyor.
Aleyna Çakır’ın şüpheli ölümünün ardından da durum farklı olmadı. Çakır’ın ölümü öncesinde gördüğü şiddete dair ses kaydını Müge Anlı yayımladı. Tırnaklarında erkek Dene a’sının yer aldığını gösteren otopsi raporunu da Anlı açıkladı. Çakır’ın “Uygun tarafından öldürüleceğini” söylediği konuşmaların tanıklarını Anlı ekrana çıkardı.
Her programın ardından izleyiciler “bu resmen cinayet” diyerek ekranı kapatırken akıllarda beliren soru şuydu: Bu cinayetin faillerini kim koruyor?
Müge Anlı, Uygun tarafından tehdit edildiğini “Bak Ümitcan programda konuşan herkesi tehdit ediyor muşsun, programa nasıl katılabilirim, nasıl içeriye silah sokabilirim, diye konuşmalarından bahsediyorlar” sözleriyle canlı yayında anlattı.
Anne Gülay Uygun’un ölümünün ardından bile meselenin çok daha “derin” olduğunu şu sözlerle ima etti: “Onlarca genç kızın şantaj ve tehditle, dayakla kötü yollara sürüklenmesi ve onların üzerinden para kazanılması doğru bir şey değildir ve bunların cezalandırılması gerekiyor.”
Fotoğraflar ortaya çıktı
Müge Anlı’nın programında yurtlarda kaldığı iddia edilen bazı kızların suçlaması sonrasında ölü bulunan Gülay Uygun’un bir Facebook hesabı vardı. “Çocuk Esirgeme Kurumunda çalıştı” yazısının üzerinde ilgi alanları bölümü yer alıyordu. Burada şaşırtıcı şekilde “E Geme (Emniyet Genel Müdürlüğü)” yazıyordu. Uygun Ailesi’nin avukatını arayarak nedenini sorduk. Ailenin ve avukatın ifade ettiklerine göre; Gülay Uygun, yurtlardan kaçarak kayıplara karışan çocuklarla ilgili olarak Emniyet’le yakın çalışma yürütüyordu. Bu nedenle ilgi alanına “E Geme” yazmıştı.
Uzatmayalım…
Müge Anlı, Aleyna Çakır’ın ölümünde bir tür organize grubu işaret ettikçe, Uygunlar’ın kafa karıştıran fotoğrafları sosyal medyaya düşmeye başladı. Oğul Ümitcan’ın Mehepe binasında, baba Durak Uygun’un Devlet Bahçeli ve Süleyman Soylu ile yan yana fotoğrafları ailenin politik görüşünün altını çiziyordu.
Öyle görünüyordu ki Müge Anlı’nın peşine düştüğü dosya, bu kez iktidar içindeki fay hatlarına denk gelmişti. Anlı’nın her yeni yayınının ardından, yargının Aleyna Çakır’ın ölümünü soruşturma konusundaki isteksizliği de açıkça göze batıyordu. Apolitik görünen bir ölüm hikâyesi Türkiye’nin atardamarına saplanmıştı.
Kısacası…
Belki programlarını izlemeye değer bulmuyorsunuz. Belki adını bile bilmiyorsunuz. Oysa Meclis’te İçişleri Bakanı’na “devlet kayıpları bulamıyor, cinayetleri çözemiyor da Müge Anlı nasıl yapıyor” diye soru önergesi bile verildi. Hükümet medyasının, parti tabanının, iktidar içi kliklerin, ideolojik grupların yaşadığı çatlakların öyle veya böyle tam ortasında. Soylu ile yaşanan dolaylı gerilimi de böylece not etmiş olduk.
Belki de Müge Anlı sadece Müge Anlı değildir!
Soylu’nun da sadece Soylu olmadığı gibi!
Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu, “SS” kitabını Süleyman Soylu için imzaladı.#kırmızıkedi #nekedisiznekitapsız #SS pic.twitter.com/UWO2KFeCzE
— Kırmızı Kedi Yayınevi (@krmzkedikitap) April 15, 2023