Turhan Çömez, konuşmasına TBMM’nin itibarını ve millet iradesinin tecelli ettiği bu yüce makamın düzgün çalışmasını sağlamak adına eleştirilerini dile getirerek başladı. Çömez, Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Kanun Teklifi’nin hazırlanma sürecinde sorunlar ve hatalar olduğunu belirtti. Plan ve Bütçe Komisyonu’nun ana komisyon, Dışişleri Komisyonu’nun ise tali komisyon olarak belirlendiğini, ancak teklifin Dışişleri Komisyonu’nda görüşülmeden Meclis’e gönderildiğini ifade etti.
Kanun Teklifinin Hazırlanma Süreci
Çömez, kanun teklifinin kamuoyunda yeterince tartışılmadığını, sivil toplum örgütlerinin görüşlerinin alınmadığını ve etki analizlerinin yapılmadığını belirtti. “Teklif, hızlı ve özensiz bir şekilde Meclis’e gönderilmiş ve bir an önce hayata geçirilmesi istenmiştir,” dedi. Çömez, bu yaklaşımın millet iradesine yapılan bir haksızlık olduğunu vurguladı.
Dışişleri Bakanlığı’nın Durumu
Çömez, Dışişleri Bakanlığı’nın 2002 yılından beri yerleşik köklü geleneklerinin terk edildiğini ve yetişmiş insan kaynaklarının bir kenara bırakıldığını belirtti. “Devlet politikalarının yerini ideolojik saplantılar, partizanca tutumlar, popülizm ve siyasal rant almıştır,” dedi. Güney sınırının delik deşik edildiğini, milyonlarca Suriyeli kaçağın ülkeye giriş yaptığını ve metanfetamin dolu çantalarla ülkenin her yerine dağıldığını iddia etti.
Emlak ve Oto Galericiliği Eleştirisi
Çömez, Dışişleri Bakanlığı’nın faaliyetlerini güçlendirmek yerine gayrimenkul uğraşılmasını eleştirdi. “Türkiye’nin en köklü ve itibarlı kurumlarından biri olan Dışişleri Teşkilatı’nı emlakçılığa çevirmeye ne hakkınız var?” dedi.
Yurtdışı Emlak Alımları ve Mali İşlemler
Çömez, AK Parti’nin Washington’da satın aldığı binalarla ilgili detaylı bilgiler verdi. İlk bina için 4.55 milyon dolar ödendiğini, ikinci bina için ise 6.94 milyon dolar harcandığını belirtti. Bu binaların alınmasında Dışişleri Bakanlığı’nın emlak komisyonculuğu yaptığını ifade etti. Ayrıca, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim’in Kıbrıs’ta devasa gayrimenkul şirketlerine sahip olduğunu ve İngiltere’ye büyük miktarlarda para transferi yaptığını iddia etti.