Türkiye’nin savunma sanayisindeki küresel başarısı, beraberinde stratejik tehditleri getirdi. ASELSAN, TUSAŞ ve Roketsan gibi öncü şirketlere yönelik casusluk ve istihbarat operasyonlarının arttığı belirtilirken, uzmanlar bu saldırıların “basit operasyonlar değil, planlı stratejik hedeflemeler” olduğu konusunda uyarıyor.
Türk savunma sanayisinin milli projeleri dünya çapında ses getirmeye devam ediyor. S400 hava savunma sistemleri, Kızılelma insansız savaş uçağı, Altay tankı ve Anka İHA’lar gibi projeler, Türkiye’nin stratejik bağımsızlığını artırırken küresel rakiplerde endişe yaratıyor. Özellikle Kızılelma’nın F-35 gibi gelişmiş uçaklarla karşılaştırılmaya başlanması ve deniz kuvvetlerindeki milli gemi projeleri, Türkiye’nin savunma sanayisindeki dönüşümünün somut göstergeleri olarak öne çıkıyor.
Savunma uzmanları, bu başarının sadece askeri alanla sınırlı kalmadığını, yazılım ve simülasyon teknolojilerinde de Türkiye’nin dünyada söz sahibi olduğunu vurguluyor. Ancak bu yükseliş, Türk savunma şirketlerini fiziksel saldırıların yanı sıra itibar zedelemeye yönelik kirli operasyonlarla da karşı karşıya bırakıyor.
Türkiye’nin artık savunmada sadece savunma yapan değil, oyun kuran ve yeni güç unsurları geliştiren bir ülke konumuna yükseldiği belirtiliyor. Bu süreçte ülke menfaatlerinin ön planda tutulması ve savunma sanayisinin Türkiye’nin geleceği olduğu gerçeğinin asla göz ardı edilmemesi gerektiği ifade ediliyor.