Bir zamanlar bir belediye başkanı bir önceki belediye başkanının iş yerinin önünü kepçelerle kazdırmıştı.
İş yeri önü kazılan bir önceki belediye başkanı da yeniden seçildiğinde muhalif bir gazetecinin yer aldığı kooperatif inşaatından zorla otuz bin Lira bağış adı altında bir anlamda rüşvet aldı.
Ondan sonra seçilen belediye başkanı da yine aynı gazetecinin inşaatına uyduruk nedenlerle büyük cezalar kesti. Yine en insaflısı şimdiki yerel yönetim çıktı.Konumu gereği muhalif olması gerektiğine inanan aynı köşe yazarının evinin önüne çöp tenekesi koymakla yetindi. İleride ne olacağı muamma.
Yetki var. Su hattını kontrol edeceğim diyor kazdırıyor.
Bir önceki dönem belediyesinden ruhsat almışsın; inşaat başlamış. Yeni başkan, ben senin planlarını kontrol edeceğim diyor durduruyor inşaatını hem de üç metre temel kazılmışken. İşin ilginci parayı aldığı saat içerisinde planlarda sorun olmadığını anlıyor.
Biliyorum birileri bunları okurken “oh diyordur, canıma değsin”.
Desin.
Lakin bu duyarsızlık hatta bu fesatlık -oh diyenler dahil- hepimizin geleceğini ipotek altına alıyor, bunun farkında değiliz.
Yerel yönetimleri bir kenara koyalım.
Ergenekon, Balyoz dediler. Genel Kurmay Başkanını terörist ilan edip içeri attılar. Kozmik odalara girip dosyaları kopyaladılar, bu ülkede.
Günümüze bakın???.
Yeniden yerele dönelim:
Kefeler caddesi. Çok güzel oldu. İlçeye modern bir hava kattı. Bir baktık kaldırımlardaki masalar kaldırılmış, o alan sessizliğe bürünmüş.
Bir gün sonra tekrar kondu. Güzel oldu. Niye bir gün kalktı, ertesi gün yeniden kondu?
Çok önemli değil. Önemli olan şu: Keyfi hareket etmedeki geniş alan.
Meclis üyelerinden birinin kafası kızıyor, gönder zabıtayı kes cezayı.
Başka biri kafe sahibi ile sorun yaşıyor, kaldır masaları.
Gazeteci muhalif, eleştiriyor; gönder çöp tenekesini koy evinin önüne.
Böyle şey olur mu?
Oluyor.
O zaman da sizin keyfi tutuklamalara, adrese teslim ihale yönetmeliklerine, liyakatı es geçen işe alımlara…. tepki vermenizin pek bir inandırıcılığı kalmıyor.
Halktan yetki alarak göreve gelenler ; o yetkiyi kişiselleştiremezler.
Ne kadar kızsalar da, ne denlieleştirilse de… keyfi davranamazlar.
Davranıyorlar…
Ancak davranmamalılar.
Bu bir eğitim. Kişilerin kendi iç dünyalarında yine kendilerince yapacakları eğitim.
Ve bu eğitimden sınıf geçmek zor.
Ancak asıl zor olan bu eğitimle tanışmamış, egolarına tutsak kişilerin yönettiği bir ülkede, bir şehirde…. yaşamak.
YAZAR: Levent GÜNDOĞAN