- Rusya, Ukrayna’nın Karadeniz Kaynaklarının Yüzde 40’ını Kontrol Ediyor
- Ukrayna’nın “Deniz İHA Savaşı” Rus Donanmasını Sarsıyor
- Montrö Sözleşmesi: Türkiye’nin En Stratejik Kozu
- Türkiye’nin Dengeli Politikası Karadeniz’de Anahtar Rol Oynuyor
- Transdinyester ve Moldova: Karadeniz’in Gizli Fay Hatları
- “Türkiye Karadeniz’in Sigortası”
Karadeniz’de Stratejik Dengeler Değişiyor: Amiral Cihat Yaycı’dan Kritik Uyarılar
Rusya-Ukrayna savaşıyla derinleşen Karadeniz gerilimi, bölgesel güvenlik mimarisini yeniden şekillendiriyor. Uzman görüşleriyle dikkat çeken Amiral Cihat Yaycı, Karadeniz’deki güç mücadelesi, Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve Türkiye’nin rolüne ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
Rusya, Ukrayna’nın Karadeniz Kaynaklarının Yüzde 40’ını Kontrol Ediyor
Yaycı’ya göre Rusya, Kırım ve Azak Denizi dahil olmak üzere Ukrayna’nın Karadeniz’deki stratejik bölgelerinin yaklaşık %40’ını fiilen işgal etmiş durumda. Azak Denizi, Rusya’nın kontrolü altına girmiş kapalı bir su alanına dönüşmüş bulunuyor. Kerç Boğazı da tamamen Rus denetiminde. Odessa ise Kiev’in dünyaya açılan tek kapısı olarak kritik önemini koruyor.
Ukrayna’nın “Deniz İHA Savaşı” Rus Donanmasını Sarsıyor
Ukrayna, savaşın başlamasından bu yana deniz savaş teknolojisinde yeni bir dönemi başlattı. Geliştirdiği SİDA insansız deniz araçları ile 15 Rus savaş gemisini batırdı. Rus donanmasının amiral gemisi Moskva‘yı vurarak savaşın seyrini etkiledi. Bu durum, Rusya’nın Karadeniz’deki hareket alanını önemli ölçüde sınırladı.

Montrö Sözleşmesi: Türkiye’nin En Stratejik Kozu
1936 tarihli Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Karadeniz’in güvenlik dengesini belirleyen en kritik belge olmaya devam ediyor. Yaycı, sözleşmenin Savaş gemilerinin geçişini sınırlandırdığını, NATO’nun Karadeniz’e sınırsız savaş gemisi sokmasını engellediğini ve Rusya’nın Akdeniz’e güç aktarma kabiliyetini kısıtladığını vurguluyor. Türkiye ise boğaz trafiğinin tam kontrolüne sahip tek ülke konumunda.
Türkiye’nin Dengeli Politikası Karadeniz’de Anahtar Rol Oynuyor
Türkiye, Karadeniz’de “bölgesel sahiplik” ilkesini sürdürüyor. Ankara, Rusya-Ukrayna savaşında tarafsız ve dengeli bir diplomasi yürütüyor. Tahıl koridoru gibi kritik süreçlerde arabuluculuk yapıyor. 1986’da ilan ettiği Münhasır Ekonomik Bölge ile hukuki konumunu güçlendiriyor. Bu yaklaşım, Türkiye’yi bölgesel istikrarın en önemli aktörü haline getiriyor.
Transdinyester ve Moldova: Karadeniz’in Gizli Fay Hatları
Karadeniz yalnızca iki ülkenin savaşıyla değil, etnik ve siyasi fay hatlarıyla da riskli bir bölge Transdinyester, Rus etkisinin güçlü olduğu bir bölge. Burada yaşayan Gagavuz Türkleri Rusya’ya sempati duyuyor. Moldova ise Romanya’nın yönlendirdiği batı yanlısı politikalar izliyor. Bu karmaşık yapı, Karadeniz’i kalıcı bir jeopolitik çatışma alanına dönüştürüyor.
“Türkiye Karadeniz’in Sigortası”
Amiral Yaycı, Türkiye’nin hem askeri hem diplomatik gücüyle Karadeniz’de denge unsurunun merkezinde olduğunun altını çiziyor.Boğazlar üzerindeki kontrolü sayesinde Türkiye Bölgeye yabancı güçlerin girişini düzenliyor. Rusya ve NATO arasındaki gerilimi sınırlıyor ve uluslararası hukuku dengeli biçimde uyguluyor. Bu nedenle Karadeniz güvenliği Türkiye’nin “ulusal egemenlik alanı” olarak görülüyor.
Sonuç: Karadeniz, Türkiye’siz Bir Güvenlik Mimarisi Kaldıramaz
Savaşın gölgesinde Karadeniz, dünyadaki en kırılgan jeopolitik alanlardan biri haline geldi. Yaycı’nın analizine göre: Türkiye’nin Boğazlar üzerindeki yetkisi, Diplomatik denge politikası, Bölgesel istikrar çabaları Karadeniz’de büyük güçlerin çatışmasını sınırlayan en önemli faktör. Türkiye’nin rolü, bölgenin geleceği için belirleyici olmaya devam edecek.

