Sanıyorlar ki bir siyasi partili oldun mu o partinin lideri ne diyorsa destekleyeceksin.

Yoksa döneksin, tutarsızsın.

Bunu işleyerek toplumu politik anlamda imar eden,  etmeye çalışan bir yığın aydın geçinen zır boş insan var. Ve ne hikmetse bu tipler ayrıntıya girmeyi sevmeyen insanların gözünde muteber olabiliyor.

Oysa siyasetin temeli, fikir üretmek. Biz de isim üretmekle sınırlı kalıyor. Ve bir isim çıkıyor, fikirler tutuklu kalıyor. Ya da bir isim milyonlarca insanı birbirinden çok farklı fikirlere dönüştürebiliyor.

Bunun tek nedeni var: “Araştırmayı, doğru olanı aramayı sevmeyen bir milletiz.  Bir parti belliyoruz veya bir isim sonra beynimiz devre dışı.”

Belki farkında değiliz lakin bu durumun tarikat müridi olmaktan pek bir farkı yok. İkisinde de sizin yerinize başkaları düşünüyor, siz ona uyuyorsunuz, o kadar.

***

Şimdi; AK Partili arkadaşlara bu bağlamda bir kaç soru sorsam ne yanıt verirler acaba?

Milliyetçi misiniz?

Çözüm süreci size neyi anımsatıyor?

Devletin dini olur mu?

Nazım Hikmet, Ahmet Kaya, Sebahattin Ali gibi isimler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Suriye’nin lideri Esed mi, Esad mı?

Mısır devlet başkanı darbeci mi değil mi, başparmağı kapatılmış elleriniz ne durumda?

İsrail işgalci olmaya devam ediyor mu?

Suudi prens aklandı mı?

EYT için dün ne düşünüyordunuz, bu gün ne düşünmektesiniz?

Avrupa Birliği, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi tam uyum sözleşmesi, dış ilişkilerde sıfır sorun, hukukun üstünlüğü hedeflerine bağlılığınız sürüyor mu?

***

MHP’lilere bir tek sorum var; Cumhurbaşkanı adayınızı hangi kriterlere göre belirlediniz ya da belirleyeceksiniz?”

CHP’lilere de bir kaç soru;

CHP’nin Doğu Ergil’e hazırlattığı Kürt raporunun neresindesiniz?

Atatürk ilke ve devrimleri ile aranız nasıl?

İktidar hedefine iktidarın izlediği yolu, iktidarın kullandığı argümanları kullanarak ulaşmaya çalışmak iktidara geldikten sonra karışıklık yaratır mı?

CHP yönetiminde liyakat mı, koltuk mu ağır basıyor?

Muharrem İnce isyanında ne kadar haklı?

***

Bana gelince, çok netim;

“Çağdaş uygarlıktan yanayım. Hukukun üstünlüğünün olmazsa olmaz olduğunu savunuyorum. Devletin dini adalettir diyorum. Kürt sorunu çözümü için siyaset üretmekten gayrı bir yol olmadığını düşünüyorum. Mustafa Kemal, ulusal Kurtuluş Savaşımızda dahi bir komutandır, yıkılmış bir imparatorluktan süzerek kurduğu Cumhuriyetimize yaptığı devrimlerle koyduğu ilkelerle-yön vermesi açısından değişmez bir önderdir.” diyorum.

Benim için asıl olan bunlardır, diyorum.

Ama en çok şunu diyorum:

“Benim bana ait düşüncelerim var. Ben ne söylersem ne yazarsam o düşünceleri söyler o düşünceleri yazarım. Nabza göre şerbet vermem. Yazılarımda kişilerle uğraşmam. Yapılmışları değil yapılamamışları gündeme getirmeye çalışırım. İnsanların hoşuna gitsin diye boş, bir o kadar da dalkavukluk kokan yazılar yazmam. Vicdanımın sesini dinlerim.” yazı hayatım boyunca çok zübük gördüm ama hiç zübük olmadım.

30 yıl önceki yazdıklarım ile bugün yazdıklarımda temel ilkem budur.

İnanmazsanız arşiv size Facebook kadar yakındır.