
Biz de Yoğunuz
Balıkesir BüyüşehirBelediyesine bir otobüs için gittik. Sadece bir otobüs! Çocuklarımız Uludağ’ı görsün istedik, biraz karla oynasınlar, hayatlarında bir an olsun beyaz hayaller belirsin diye.
Ama belediye dedi ki: “Yoğunuz.”
Yoğun musunuz? Peki… Biz de yoğunuz!
Eğitimde Yoğunuz
Biz, okul yoluna ayakkabısının delik tabanıyla düşen Ali’nin gözyaşında yoğunuz.
Okulda arkadaşlarına utanarak, eski kıyafetini gizlemeye çalışan Ayşe’nin yüreğinde yoğunuz.
Siz ise yeni projelerinize yetişemezsiniz, çünkü biz okul sırasına oturmak yerine mendil satan çocukların öfkesinde yoğunuz.
Açlıkta Yoğunuz
Biz, annesi pazardan bir kilo patatesle dönen Mehmet’in akşam ne yiyeceğim diye sorduğu soruda yoğunuz.
Bir tas çorbayı üç kardeşiyle paylaşan Zeynep’in midesinde yoğunuz.
Siz lüks açılış davetlerinize yetişirken, biz bir lokma ekmek bulamayan çocukların sessiz isyanında yoğunuz.
Barınmada Yoğunuz
Biz, kışın yağmur damlalarının tavanlardan süzüldüğü rutubet kokulu evlerde yoğunuz.
Küçük bir sobayla beş kişi ısınmaya çalışan, battaniyelere sarılı bir ailede yoğunuz.
Siz asfalt dökerken alkış toplarsınız, biz çürük evlerde hayata tutunmaya çalışan bedenlerde yoğunuz.
Uyuşturucuda Yoğunuz
Biz, sokak başında bir şırıngayla geleceğini yok eden gencin bedeninde yoğunuz.
Sabaha kadar oğlunun dönmesini bekleyen annenin çaresiz duasında yoğunuz.
Siz güvenlik kameralarını kontrol edersiniz, biz kaybolmuş gençlerin karanlığında yoğunuz.
Erken Yaşta Evlilikte Yoğunuz
Biz, çocuk yaşta zorla gelin edilen, oyuncak bebek yerine kucağında gerçek bebek taşıyan Fatma’nın korkusunda yoğunuz.
On dört yaşında bir düğün masasında gözyaşlarını gizlemeye çalışan çocuk gelinlerde yoğunuz.
Siz eşitlik naraları atarsınız, biz çocukluğu ellerinden alınmış kızların kaderinde yoğunuz.
Ayrımcılıkta Yoğunuz
Biz, “Sizden adam olmaz!” diyenlerin her cümlesinde yoğunuz.
Kendi elleriyle yaptığı tezgâhta “Buradan almayın” diye uzaklaşan gözlerde yoğunuz.
Siz konferans salonlarında nutuklar atarken, biz pazarlarda yok sayılan hayatlarda yoğunuz.
Umutsuzlukta Yoğunuz
Siz ne kadar yoğun olursanız olun, biz bu çocukların gülüşlerinde yoğunuz.
Siz ne kadar koşarsanız koşun, biz yorgun düşmüş bir mahallenin ağıtında yoğunuz.
Bir otobüs istedik. Biz, hayatın sırtımıza yüklediği bu taşların altında ezilirken, sadece bir otobüs…
Ama siz “Yoğunuz” dediniz. Peki, unutmayın: Biz bu mahallenin çığlıklarında yoğunuz.
Ve bir gün… Bu yoğunluk, sizin sessizliğinizi boğacak.
YAZAR: Eyüp DEMİREZEN