
BU BÖYLE BİLİNE…
Kızma, kin tutup öç alma peşine düşme zamanı değil.
Ülke emperyalizmin kuşatılmışlığı altında.
Ve siyasi taraflığın bu koşullarda hiç bir anlamı yok.
Siyasi alanda koltuk kapma yarışını sürdürmenin orta vadede koltuğu kapana da bir yararı olmayacak.
Çünkü bireyin mutlu olması ülkenin geleceğinin korunmasına bağlı artık.
Gelecek ise hukuk devleti gereklerinin eksiksiz pratiğe geçirilmesine bağlı.
Toplumun çok önemli bir kesiminde; kamu kurumlarının yerelinden en tepesine kadar keyfiyete teslim olduğu bir dönem yaşandığı inancı var .
Demokrasinin en temel özelliği olan “düşünce özgürlüğü” rafa kalktı inancı egemen özellikle toplumun bir adım önüne geçmiş kişilerinde.
Bırakın gerçekleri dile getirmeyi, sosyal medyada gerçekleri yazanları beğenmekten korkar oldu insanlar.
Seçilmiş olanlar da aynı tedirginliği yaşıyorlar sanki.
İmamoğlu daha kürsüde konuşmasını bitirmeden iddianame hazırlanırken tutuklanan belediye başkanları için aylarca hazırlanmıyorsa ;
yetmiş sekiz kişinin yaşamımı yitirdiği turizm ruhsatlı otel yangınında turizm bakanlığından tek kişinin ifadesine bile başvurulmuyorsa,
daha düne kadar terör sorunun çözümü için siyaset olmazsa olmaz diyenler vatan haini ilan edilip tutuklanıyorken , bugün Apo kürsüde gelip konuşsun çağrılarına çıt çıkmıyorsa,
bir partinin genel başkanı Antalya’da yaptığı bvir konuşma yüzünden Ankara’da bir lokantada yemek yerken gözaltına alınıp İstanbul’a sorgulaya götürülüyorsa …
yargının siyasallaşmadığına konsolide edilmiş seçmeni bile inandırmakta zorlanırsınız.
Ancak, asıl sorunu dış ilişkilerde, yabancı yatırımcıları iknada yaşarsınız.
Çünkü onların tek güvencesi yargının bağımsızlığıdır.
Enflasyonun dizginlenmesi de hukukun üstünlüğü ilkesinin olmazsa olmazlığıdır.
Devletin tarafsız olmadığı bir sistem ile hukuk sıfatını korunması
Ben bu bilinçle CHP’li belediyelerin başarılı olması için çaba sarf ediyorum.
Parka hiç gereği yokken yapılan tuvalete daha temel çukuru kazılmışken karşı çıkmam bundan.
Tuvalet için kazılan temel toprağının Fırt kafenin havuzuna boşaltılmasına tepki göstermem bundan.
Belediye Başkanı Hakan ile iyi bir arkadaşlığımız vardı.
Rakiplerin ayağını kaydırma siyaseti, yaygaracıların taa Almanyalardan devreye girerek iftiralar atması, dost bildiklerimizin… “nedendir bilmiyorum” bizi çok iyi tanıdıkları halde iftiracıların çamur atmalarına sessiz kalması…. zarar verdi bu dostluğa.
Hakan’ın iyi niyetinden zerre şüphemiz yok. Para pul peşinde olmadığı da tartışmasız.
Maaşını bile öğrenci derneğine bağışlıyor.
Keşke benim Susurluk adına iyi niyetle yaptığım önerilerime kulak vermek yerine ta ilçe başkanlığı seçim öncesi birlikte mücadele etiğimiz yeni arkadaşlarının(!) sözlerini kesin doğru kabul etmeseydi.
Kendisinin izinli olduğu bir dönemde araç parkı olarak planlanmış tarafa sırf bize ceza olsun diye plansız programsız bize ceza verme düşüncesiyle , çocukça bir mantıkla konan çöp bidonunu kaldırsaydı.
İsmail Güneş döneminde yapılan o havuzu doldurmak yerine Hüseyin Hızlıoğlu zamanından doldurulan derecikleri temizleyip yazın devir daimli bir şekilde hizmete sunma yolunu seçseydi.
Hangisi daha iyi olurdu?
Tekrar yazıyorum.
Ben kırgınım. Ama kesinlikle düşman değilim.
Ve işim ile duygularımı karıştırmamayı henüz öğretmenliğe başladığım ilk yıllarda öğrendim ve bunu ilke edindim.
Tekrar söylüyorum.
Beni başkaları ile karıştırmayın.
Bende kıskançlık aramayın. Kin tutmam.
Tek eksiğim var onuruma düşkünüm.
Bu böyle biline….
YAZAR: Levent GÜNDOĞAN