Canbey, CHP’li Yönetimi Yapay Zekaya Sordu
AK Parti Balıkesir Milletvekili ve Dışişleri Komisyonu Başkanvekili Dr. Mustafa Canbey, sosyal medyada dikkat çeken bir...
İstanbul’da doktor ve eşinin, çocuklara ilaç verip hipnozla cinsel istismar tuzağı kurduğu iddiasıyla yakalanması üzerine gelişmeler.Son günlerde Türkiye’nin gündemini sarsan bir skandal, İstanbul’daki bir klinikte yaşanan çocuk tacizi iddialarıyla gündeme geldi. FETÖ/PDY ile bağlantısı olduğu belirtilen ve daha önce kamu görevinden ihraç edilen bir profesör, hayvanlarda kullanılan ilaçları 40’a yakın çocuğa vererek hipnoz uygulamasıyla ailelerine ‘cinsel istismar’ tuzağı kurmakla suçlanıyor. Bu olay, sadece çocukların güvenliğini değil, aynı zamanda toplumun vicdanını da derinden yaralayan çarpıcı bir durum. İlgili otoriteler, bu konuda derhal harekete geçerek yasal süreçleri başlatmıştır. Yakalanan şüpheliler arasında hem doktor hem de eşinin bulunması, durumun karmaşıklığını artırmaktadır. Detayları keşfetmek için yazımızı okumaya devam edin.İstanbul’da bir klinikte meydana gelen olayda, 40’a yakın çocuğa hayvanlarda kullanılan ilaçlar verilerek hipnoz edilerek ailelerle ‘cinsel istismar’ tuzağı kurmakla suçlanan çocuk tacizi iddiaları gündeme geldi. Olayın merkezinde bulunan FETÖ/PDY üyesi doktorun yanı sıra, doktorun eşi ve toplamda 4 şüpheli de yakalandı. Yapılan ihbarlar doğrultusunda başlatılan operasyonla, şüphelilerin özellikle hedef aldıkları çocukların aileleri üzerinde baskı kurarak cinsel istismar raporları hazırladıkları ortaya çıktı. Elde edilen bulgular, bu durumun bir şantaj ve istismar ağı içinde gerçekleştirildiğini göstermektedir.
Çocuk tacizi iddialarıyla gündeme gelen doktor, FETÖ/PDY örgütüyle bağlantılı olduğu gerekçesiyle 15 Temmuz sonrası çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitim Öğretim Kılavuzu (ATK) üzerinden ihraç edilmiştir. Bu ihraç, doktorun mesleki kariyerinin yanı sıra, akademik alandaki saygınlığını da ciddi şekilde etkileyen bir durum olmuştur. FETÖ üyeliği, özellikle sağlık alanındaki profesyoneller için, toplumsal güvenin sağlanması adına önemli bir meseledir ve bu tür suçlamalar, yalnızca bireysel değil, kurumsal itibarı da zedelemektedir.
Hastanelerde çalışan doktorların, bu tür ajanslı ve organize suçlamalara maruz kalmaması için, özellikle cinsellik ve çocuklarla ilgili konularda dikkatli davranmaları gerektiği düşünüldüğünde, bu durumun ciddiyeti daha da ön plana çıkmaktadır. FETÖ ile bağlantılı kişilerin, çocuklara yönelik yapılan bu tür suistimallerde yer aldıkları iddiaları, toplumda büyük bir infiale yol açmıştır ve bu olaylar, sağlık sektöründe çalışan profesyonellerin denetim ve sorumluluğunu yeniden gözden geçirmeye sevk etmiştir.
Yapılan araştırmalar sonucunda, hipnotize edilen çocuklara, kendilerine yönelik çocuk tacizi konusunda çeşitli telkinlerin yapılmış olduğu tespit edilmiştir. Bu süreçte, doktorun uzmanlık alanından yararlanarak, küçük yaşlardaki çocukların zihinlerine yapılan müdahaleler, son derece ciddi bir istismar boyutu taşımaktadır. Çocuklara yönelik hipnoz uygulamaları, onların psikolojik yapılarında derinlemesine izler bırakabilirken, aynı zamanda kurbanların kendilerine dair hissettiği güvensizlik ve travma da artırmaktadır.
Bu telkinlerin amacı, çocukların kendi rızaları dışında, cinsel istismar iddialarına yönelik rapor yazmalarına sebep olmaktır. Dolayısıyla, bu tür eylemler, sadece çocuk tacizi iddialarına değil, aynı zamanda çocukların ruhsal sağlıklarına da büyük zararlar vermektedir. Uzmanlar, bu tür hikayelerin önüne geçilmesi için, hem hukuki mekanizmaların devreye girmesi gerektiğini hem de toplumsal düzeyde farkındalığın artırılması gerektiğini vurgulamaktadır.
İstanbul’da yaşanan bu trajik olayda, 40’a yakın çocuğa cinsel saldırıya maruz kaldıkları yönünde rapor yazılması, büyük bir infial yaratmıştır. Çocuk tacizi iddiaları, mağdur çocukların aileleri tarafından yapılan şikayetlerle ortaya çıkmış, ardından polis ve savcılık devreye girmiştir. Olayla ilgili olarak hazırlanan raporlar, hipnoz altında maruz kaldıkları psikolojik baskı ve dolaylı tacizlerin belgeleri niteliğindedir.
Mağdur çocukların durumu, sağlık raporlarından elde edilen bilgilerle desteklenerek güçlendirilmiştir. Bu süreçte, çeşitli güvenilir uzman hekimler tarafından değerlendirmeler yapılmış ve çocukların yaşadığı travmanın boyutları net bir şekilde ortaya konmuştur. Raporların, sadece cinsel istismar iddialarını değil, aynı zamanda çocukların psikolojik durumu üzerindeki etkilerini de dikkate alması, olayın ciddiyetini artırmaktadır.
Bu iddiaların araştırılması ve suçluların adalet önüne çıkarılması, çocukların güvenliği ve psikolojik iyilik halleri açısından kritik öneme sahiptir. Olayın ortaya çıkmasının ardından ilgili sağlık ve sosyal hizmet kurumları, mağdur çocuklar için destek programları geliştirmeye başlamışlardır. Çocukların yaşadıkları travmanın iyileşmesi için profesyonel yardım alma süreçleri hızlandırılmıştır.
İstanbul’daki bu skandal olayda, çocuklara uygulanan cinsel istismar ve hipnoz süreçlerinde kullanılan ilaçların temininden Hüsna A. sorumlu tutulmaktadır. Hüsna A.’nın, bu yasadışı işlemleri gerçekleştirebilmek için sahte belgeler düzenlediği ve bu belgeleri kullanarak ilaçları temin ettiği öne sürülüyor. Yapılan araştırmalar, Hüsna A.’nın birçok eczaneden ve çevrimiçi kaynaklardan bu ilaçları elde ettiğini ortaya koymuştur.
Hüsna A.’nın, çocuklara yönelik gerçekleştirdiği bu eylemler, sadece cinsel istismar iddialarıyla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda küçük yaştaki bireylerin sağlığına da büyük bir tehdit teşkil etmektedir. Bu durum, toplumda ciddi bir infiale yol açmış ve aileler arasında kaygılara neden olmuştur.
Yetkililer, Hüsna A.’nın bağlantılarını ve bu tür yasa dışı faaliyetlerdeki rolünü araştırmaya devam ederken, konuya dair daha fazla ayrıntı ve bilgiye ulaşmayı hedeflemektedir. Çocuk tacizi ile mücadele etmek amacıyla, bu tür olayların ciddi bir şekilde ele alınması gerektiği vurgulanmaktadır.
İlgili olayda, çocuk tacizi iddialarından dolayı tutuklanan şüphelinin, kariyerini yurt dışında sürdürmesi için 15’e yakın öğrenciyi yurt dışına gönderdiği bilgisi edinilmiştir. Bu öğrencilerin, yurt dışındaki çeşitli üniversitelerde ve araştırma kurumlarında eğitim alırken, olası istismara maruz kalmış olabileceği endişeleri gündeme gelmiştir. Adli süreçte, bu öğrencilerin durumu ve yurt dışındaki eğitimlerinin arka planı, suçlamaların ciddiyeti açısından kritik bir öneme sahip olmaktadır.
Olayın yasal süreç içinde daha geniş bir boyut kazanması ve şüphelinin bu öğrencilerle olan ilişkisinin araştırılması, aileler tarafından büyük bir kaygıyla izleniyor. Özellikle çocukların güvenliği ve psikolojik durumları, bu tür durumlarda öncelikli olarak ele alınması gereken unsurlardır.
Olayla ilgili olarak yürütülen soruşturmada, şantaj iddiaları da gündeme gelmiştir. FETÖ/PDY üyesi doktor ve diğer şüphelilerin, hipnotize edilen çocukların ailelerine karşı baskı kurarak, korku ve tehdit yoluyla maddi menfaat elde etmeye çalıştıkları ileri sürülmektedir. Bu bağlamda, mağdur ailelerin şikayetlerini geri çekmeleri için baskı yapıldığı iddiaları dikkat çekmektedir.
Ayrıca, bazı ailelerin kaygılarına neden olan bu durumun, çocukların yaşadığı travmayla birleşince, daha da derin bir sorun haline geldiği anlaşılmaktadır. Şantajın boyutlarıyla ilgili yapılan araştırmalarda, elde edilen verilerin aileler üzerinde oluşturduğu psikolojik baskı ve korku, dikkatle incelenmektedir.
Bunun yanı sıra, şantaj iddialarının arka planında, şüphelilerin daha önceki FETÖ bağlantıları ve ideolojik motivasyonları da bulunmaktadır. Bu durum, söz konusu vaka için daha geniş bir sosyal açıdan bakılmasını gerektirmektedir.
İstanbul’daki operasyon sonucunda yakalanan 6 kişi, suçlamaların ciddiyeti nedeniyle adalet önünde hesap vermek üzere mahkemeye sevk edildi. Söz konusu 6 kişiden 2’si, mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderilirken, diğer 4 şahıs hakkında adli kontrol şartı uygulanmasına karar verildi. Kriminal araştırmalar ve ifadeler, çocuk tacizi iddialarını destekleyen delillerin toplanmasına olanak sağladı. Tutuklanan şüphelilerin, cinsel istismar suçlamalarıyla bağlantılı olarak daha fazla soruşturma geçirecekleri ve delillerin detaylı bir biçimde inceleneceği ifade edildi.
Bu süreç, kamuoyunda büyük bir yankı uyandırırken, yetkililer bu tür suçların ciddi şekilde takip edileceğini ve mağdurların korunması için gereken tüm adımların atılacağını vurguladı.