Bir milletin ufkunu gökyüzüyle çizen bir lider… Ve o liderin izinden yürüyen, gökyüzünü vatan bilen bir kurum… İşte bugün, tam bir asrı geride bırakan Türk Hava Kurumu, sadece havacılığın değil, bir milletin ideallerinin de kanatlandığı yerdir.
Mustafa Kemal Atatürk, 1925 yılında daha dünya havacılığın ne olduğunu tam anlamıyla kavrayamamışken, “İstikbal göklerdedir” diyerek bir vizyon koydu ortaya. O günlerde bir avuç insan, ellerindeki sınırlı imkânlarla gökyüzüne bakıyor, bu ülkenin semalarında kendi uçaklarını görmek istiyordu. İşte Türk Tayyare Cemiyeti, bugünkü adıyla Türk Hava Kurumu, tam da bu hayalin üzerine kuruldu. Amaç yalnızca uçmak değil, bu millete gökyüzünde de bir yer açmaktı.
Yıllar geçti, imkânsız denilen işler başarıldı. Göklerin bu millete ait olduğunu göstermek için uçak fabrikaları kuruldu, pilotlar yetiştirildi, halktan gelen bağışlarla alınan uçaklar gökyüzüne süzüldü. Bir millet, toprağı kadar göğünü de sahiplendi. THK, yalnızca bir kurum değil, bir kültürdü artık.
Bugün 100. yılına ulaşan Türk Hava Kurumu, Atatürk’ün emanet ettiği bu büyük mirası taşıyor. O miras ki yalnızca havacılıkla sınırlı değil; vatan sevgisi, ileri görüşlülük ve bilimle yoğrulmuş bir inançtır.
Bu yazıyı kaleme alırken bir şey daha fark ediyorum: Türk Hava Kurumu’nun tarihi, aslında Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihidir. Çünkü her ikisi de aynı idealin peşindedir—bağımsız, güçlü ve göğe yükselen bir Türkiye…
İyi ki varsın Türk Hava Kurumu! Nice 100 yıllara…
YAZAR: Eyüp DEMİREZEN