Bir bildiğim var o da hiç bir şey bilmediğim.SOKRATES’e ait bu sözle söze başlamak istedim.İnsaoğlu yaşamı boyunca merak duygusunun ruhunda yarattığı araştırma dürtüsüyle pek çok doğa olayıyla başa çıkmayı başarmıştır. Ancak hergün herşeyi bildiğini düşündüğü an yeni bir bilinmezlik karşılaşıp aslında hiç birşey bilmediği özümsemek zorunda kalmıştır.
Doğayla barışık yaşamak yerine doğaya karşı yaşamayı seçmiş. Barında, beslenme , varlığını sürdürmek için çabalamış ve bu nedenle doğayı olduğu gibi kabullenmek yerine, doğayı tahribata geçmiştir. Kendi ihtiyaçlarımızı ön planda tutarak sınırsız nimetlere ev sahipliği yapan toprağa, suya, havaya gereken önemi gösterelim. bizden sonra ki nesillere bırakacağımız en güzel mirasımız aslında hiç birşey bilmediğimizi bilip her gün öğrendiklerimizle ömürlük öğrenci olduğumuzu fark edelim.Her yazar yada yazar adayı kendi parmak izini yaşanmışlıgını yansıtır yazdıklarında.
Yazılanlardan esinlenmek, gölgesi altında kalmak ya da benliğini olduğu gibi ifade etmek yazarı yazar yapandır.Kelimelerin gücüyle duygular dile geliyor kimlik kazanıyor her bir satır, zaten yaşanmışlık barındırdığı için bu kadar özel ve güzel her bir yazım. Yazılar bizim imzamız varlığımızın anlam bulmuş hali. Her yazım kendi içinde binlerce anlam biriktiriyor bakış acısına göre değişkenlik gösterebilir zaten göstermelidir de her duyguya her görüşe her bireye ulaşabilmeli olumlu olumsuz her tepki yazıda ilerlemeyi öğretiyor çıktığımız bu içsel yolculuğumuzda her biriniz oldukça değerlisiniz kendi değerinizin farkına varın yeterki…Gökkuşağı gökyüzüne yağmurdan sonra nasıl imzasını atıyor, her duygu yaşandıktan sonra kâğıtta kalemle imzasını atıyor satırlarla….
YAZAR: Muala Sabır GÜVEN