CHP’de taht kavgası başladı.
Görünen o ki Kılıçdaroğlu baskılara dayanamayacak.
En yakınındaki isimler hatta baba oğul ilişkili kişiler bile Kılıçdaroğlu’nun gözünün içine baka baka değişimin önderi olabilirim diyor.
Tabii kastettiği değişim CHP ile sınırlı.
Türkiye’yi değiştirme iddiaları şimdilik bir başka bahara kaldı.
Kimbilir hangi bahara ?
CHP önce şunu kabul etmek zorunda: “Ne yapsa ne etse bu Türkiye’de tek başına iktidara gelmesi olası değil.
Bir de şunu bilmeli: CHP bünyesi çok farklı anlayışlardan oluşuyor.
Derine insen ya da tartışma açsan bu insanlar aynı çatı altında nasıl barınıyor, demekten gayrı çıkar yol bulamazsın.
Ben CHP’liyim örneğin. Ama ulusalcı değilim. Ya da Hdp’bin şeytanlaştırılmasına şiddetle karşıyım diyalogdan yanayım her zaman.
Hatta siyasi çözüm için Akp’nin attığı adımları olumlu bulduğumu açıkça beyan da ettim.
Ama aynı dönemde CHP neredeyse Akp’yi hain ilan etmişti.
Oysa 1989 CHP’si Akp’nin çözüm sürecinden çok daha ileri adımlar atmıştı Kürt sorununun siyasi çözümüne yönelik.
Şimdi soralım: “Siz hangi CHP’den yanasınız?”
Akp’nin Erdoğan liderliğinde ülkenin çeyrek yüzyılına yön verdiği bir ortamda CHP’nin son seçimlerde ısrarla dile getirdiği hak, hukuk, adalet kavramlarıydı.
Bunların yanında liyakati tuttu gündemde. Yolsuzluğu işledi.
Halkın yoksullaşmasına değindi , her fırsatta.
Bunlarla da yetinmedi, bir çok platformda Akp’nin argümanlarını kullanmaktan çekinmedi.
Çok geniş bir yelpazeye seslenebilmek adına çok ilgisiz görüşlerle ittifak kurdu. Ama olmadı.
Çünkü dindarlık ve dindar gibi görünme CHP’ye uymuyor.
Orijinali var çünkü.
Ama asıl olan ülkenin hemen yarısının neredeyse nefret ettiği Tayyip Erdoğan kitlesini öyle bir konsolide etmiş ki hiç bir seçimde oyları değişmiyor.
2018 seçimlerine bakın 2023 ile aynı oranda olduğunu göreceksiniz.
Akp’nin oylarında bir geçiş olmuyor.
Aslında buna Recep Tayyip Erdoğan’nın oylarında demek daha doğru olur.
Şimdi CHP’de fatura Kemal Kılıçdaroğlu’na kesilecek gibi.
Ne olacak?Yerine gelen isim CHP’yi iktidara mı taşıyacak????
Siz söyleyin!…
YAZAR: Levent GÜNDOĞAN
