
TESADÜF
Şanlıurfaspor maçında geriye düştüğü maçta kazanan bir Bandırmaspor vardı. İlk yarıda çok gol kaçırdık ve bireysel hatalardan iki gol yedik. Sonrasında yine baskılı oyun sonucu galibiyete ulaştık. Bu galibiyet biraz nefes aldırır, takımı kendine getirir diye düşünürken dün Diyarbakır’da ki mağlubiyetle çokta öyle olmadığını gördük. Rezalet bir ilk yarı izledik. Bu rezalet hem saha zemini hem de oynanan futbolu kapsıyor. Zafer için artık ne yazılır bilmiyorum. Her maç bir hata. İkinci yarı biraz kıpırdandık. Kıpırdandık dediğimde öyle aman aman bir şey değil, yanlış anlaşılmasın. Rakip geri yaslanınca mecburen önde oynadık. Önde oynuyoruz fakat gol atabilmek için şut çekmemiz gerektiğini hatırlatmamış Mustafa Hoca.
İkinci yarı 57-43 topa sahip olmada öndeyiz ama şut sayısında 10-4 rakip önde. 12 orta yapmışız 1 isabetli. Bu istatik şu demek oluyor. Topu ayağımızda eveleyip geveleyip durmuşuz. Bizim en önemli silahımız duran toplardı şimdi zaafımız haline geldi. Her maç bir duran top golü yiyoruz. Mulumba’nın faul yaptığı yere dikkat edin. Orada faul mü yapılır? Hadi faulü yaptın topu çıkartırken biraz dikkat et. Cezayayı üzerine topu indirdin resmen. Futbol akademilerinde ilk öğretilen şeylerden birisi topu geldiği yöne doğru uzaklaştırırsın. Senin tecrübende bir oyuncunun böylesine iki hatayı üst üste yapması inanılır gibi değil.
Aslında enteresan başka bir tesadüf var. Ben tesadüf olduğuna inanmak istiyorum. Onur Göçmez’in Beşiktaş’ta ki görevinin bitmesiyle Bandırmaspor’da ki düşüşün başlangıcı aynı zamana denk geliyor. Bence tesadüftür, siz ne düşünürsünüz bilemem.
Yeni transferlerden tek verim alabildiğimiz Messaoudi. İlk transfer haberi çıkınca eleştirmiştim. Geldiğinden beri gösterdiği performansla beni yanılttı, kendisine teşekkür ederim. Bazı dönemlerde fırsat transferleri çıkar, Erce Kardeşler’de tam olarak böyle bir transferdi. Keşke değerlendirilebilseydi.
Haftaya play-off rakiplerimizden İstanbulspor’u misafir ediyoruz. Umalım ki takım kendine gelsin çünkü bu gidişatla bırakın play-off’u çok daha kötü günler bizi bekliyor gibi.
YAZAR: Gürol BEYGİRET