Ülkenin ekonomik potansiyelini ayakta tutan ana temel tarım ve hayvancılık, yaşamın kalbinde nefes bulan yapı taşıdır. Ne kadar verirseniz misli ile size dönüş yapar.
Verimli ve zengin topraklara sahip olan bir TÜRKİYE var.
Üstüne, yüzyillardır bu topraklarda yetişerek üretilenler bizleri doyurmakla kalmamış, dünyanın dört köşesine yapılan ihracat ile doyurmayı da başarmıştır…
Tarım ülkeleri istihdam, ihracat ve ulusal kalkınmasına yardımcı olur. Uygarlık, hayat ve geleceğin kendisidir. Toprak çiftçisiz çiftçi de topraksız bırakılmamalıdır.
Yapay kıtlık algısı ile tarıma son vermek, metan gazı salgılıyorlarmış iddasi ile hayvancılığı baltalayanlar, iklim değişikliklerinin sebebini bunlara bağlayarak korku aşılıyorlar. Alt yapı olarak boyun eğmeyi empoze ediyorlar haliyle.
Doğal yoldan alınan organik gıdaların aksine yapay sebze, meyveden ete kadar sofralarımızda yer alması için davetiyeler çoktan çıktı…
Yarınlar, vatanına sahip çıkmayı başaran, toprağının da kıymetini bilen ülkeler içindir.
Bir elin parmakları kadar olan güçlere boyun eğmek insanlığa yakışmaz.
Hala emek ve azmi sayesinde toprağa duyduğu saygısı ile organik gıdaların tüketilmesi için yılmadan üreten insanlarımız var. Kültürümüz olan yöresel ürünlerin, icraatinde başarıdan başarıya koşuyorlar.
Çevre üretici ve şarküterilerden çok tepkilere maruz kalsalar da, ürünlerine sahip çıkarak mücadelelerinden vazgeçmiyorlar. Ürettiklerini yine kendi bildikleri üreticisinden tedarik ediyorlar.
Onlar bunlardan yalnızca bir tanesi.
Lütfen üreticinin arkasında duralım, gıda ve hayvancılığımızı yaşatalım. Bu sayede birbirimizin arkasını kollayarak, birbirimize güvenerek tüketenden çok üretmeyi başaralım ki hayatta kalalım.
Buradan İbrahim Muratoğlu yöresel ürünlerine de şükranlarımı sunuyorum. İyi ki varsınız….