By using this site, you agree to the Privacy Policy and Terms of Use.
Accept
Bandırma HaberleriBandırma HaberleriBandırma Haberleri
Notification Show More
Font ResizerAa
  • Özel Haber
  • Siyaset
    • CHP
    • AKP
    • MHP
  • Spor
    • Fenerbahçe
    • Beşiktaş
    • Trabzonspor
    • Galatasaray
    • Uefa Avrupa Ligi
    • Şampiyonlar Ligi
    • Basketbol
  • Magazin
  • Sağlık
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Sanat
  • Teknoloji
  • Kadın
  • Yerel
  • E-Gazete
  • Ulusal Haber
  • Köşe Yazısı
Reading: BEN DE ÖZÜR DİLİYORUM
Share
Bandırma HaberleriBandırma Haberleri
Font ResizerAa
Ara
  • Son Dakika
  • Gündem
  • Ekonomi
  • Spor
  • Magazin
  • Asayiş
  • Politika
  • Dünya
  • Köşe Yazısı
Have an existing account? Sign In
Follow US

Ana Sayfa - Köşe Yazısı - BEN DE ÖZÜR DİLİYORUM

Köşe Yazısı

BEN DE ÖZÜR DİLİYORUM

Last updated: 30 Haziran 2024 22:31
admin
Published: 11 Nisan 2023
Share
SHARE

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, 2010 yılında dönemin başbakanı olarak Dersim olaylarıyla ilgili “Eğer devlet adına özür dilemek gerekiyorsa ve böyle bir literatür varsa ben özür dilerim ve diliyorum” sözleri, devlet adına özür kavramını gündeme taşımıştı.

Contents
*********ROMANLAR SOYKIRIMA UĞRADI 

Daha çok siyasi tabir olarak kullanılan ‘devlet adına özür’, uluslararası alanda bağlayıcı olarak niteleniyor ve devlet adına gerçekleştirilen eylemlerde yapılan hataların kabul edilmesi anlamına geliyor.

Tarihler 14 Mart 2010’u gösterdiğinde Erdoğan, Abdi İpekçi Spor Salonunda düzenlediği Roman buluşmasında, “Roman vatandaşlarım benim vatandaşımdır ve bu ülkede 10 yıllardır vatandaşlık hukukundan dahi istifade edememişlerdir. Ben onlardan bu devlet adına özür diliyorum” sözleriyle Romanlardan devlet adına özür diledi.

Bu özür Roman açılımının da temellerini attı.

Romanların ülkedeki refahını, sosyal hayata katılımını arttıracak çalışmalar ve politikalar geliştirilmesi hakkında sözler verildi. Strateji eylem planları yazıldı çizildi ancak tabana ne kadar indi, tartışmaya açık bir konu.

Avrupa Birliği’ne girme rüzgarlarının estirildiği bu süreci AB üyeleri de yakından takip ediyordu. AB Parlamentosu, uluslararası dernekler, kurumlar, AB üyesi ülkelerin elçilikleri, ülkemizdeki derneklerle azınlıklara ve dezavantajlı gruplar için yapılan çalışmaları Ankara, İstanbul, İzmir’de yapılan toplantılarla analiz ediyor yazılacak olan roman strateji eylem planının ayrıntıları tartışılıyordu.

İşte çarşı da tam burada karıştı.

***

CHP, AK Parti’nin yaptığı bu hamleye karşı partisinin Romanlara olan samimiyetini bir özür göstergesi olarak İzmir’den Özcan Purçu’yu meclise soktu. Purçu’nun meclise giren ilk Roman milletvekili olması nedeniyle tarihe geçen bir hamle oldu.

Milletvekili olarak sokmasını da bir özür olarak kabul edebiliriz. Bu olay ülkedeki Romanlar tarafından bir zafer olarak görüldü. Algıda CHP bir sıfır öne geçmişti.

Bir sonraki seçimde AK Parti’de İzmir’den Roman aday Cemal Bekle’yi milletvekili yaptı.

Türkiye’de iki Roman vekil  farklı partilerden olsa da Romanları temsil ediyordu. Ancak bu durum iplerin kopmasına neden oldu. Son derece hızlı başlayan kutuplaşma AK Partili ve CHP’li Romanları sorunları çözme yönünde siyasi olarak birbirine düşürdü ve düşürmeye devam ediyor.

2010 yılında başlayan Roman açılımıyla, Romanlar hızlı bir şekilde dernekleşme yoluna gitti. Projeler yazılıp çizilmeye başlandı. Roman dernekleri adeta proje uzmanlarının geçim kaynağı haline geldi. Büyük bütçeli projeler yazılarak etkinlikler ve çalışmalar yapıldı.

Ancak bugün görüyoruz ki hiçbir çalışma sorunları gidermiş gibi görünmüyor. Romanlar, açılımı da  milletvekillerini de görse sosyo-ekonomik durumlarında geneli itibariyle gözle görünür bir iyileşme yok.

Sosyal yardımları ve yaptığı çalışmaları Romanlara bir lütuf olarak gösteren her iki parti de sanırım istediği desteği göremedi. Ya da ölüm kalım mücadelesi olarak gördüğü bu seçimde Romanlara “Siz şöyle durun, zaten sizden her türlü oy alırız. Birbirinizle didişmeye, birbirinizi kötülemeye devam edin” diyerek parlamentoya seçilebilecek sıradan roman aday göstermediler.

***

Bu durumda hem CHP’li hem de AK Partili Roman vekiller, Roman toplumunu temsiliyet konusunda pek başarılı olamamış gibi duruyorlar. Vekillikleri döneminde sivil toplumu ayrıştıracakları yerde birleştirselerdi, bir iki derneğe değil de toplumun  geneline dokunabilselerdi ya da en azından bu yönde çalışsalardı, yerellerinde bir sonraki dönemi düşünüp seçmenine bağlı kalsalardı, partilerinin örgüt ya da teşkilatlarında kadrolaşsalardı, belediyelere meclis üyesi soksalardı durum böyle olmazdı herhalde.

Tabii ki onlar ve yakın çevresi için çok şey değişti. Partilerin yerel yönetimlerini söylemiyorum bile.

Romanların temsiliyeti konusunda hiç cömert değiller.

***

Bence iki vekilin meclise girmesi Roman toplumu için tek bir fayda sağladı. Hayal edilemeyen bir şeyin yani bir Romanın milletvekili olabilmesi düşüncesinin Roman toplumunda yer bulması.

Şimdi şunu merak ediyorum.

Sürekli birbiriyle didişen AK Partili ve CHP’li Roman dernekleri ne yapacak?

Kavga etmeye devam mı edecek ya da hangi partiden olursa olsun seçilebilecek bir Roman milletvekilini mi destekleyecek?

Ben söyleyeyim; çoğunluk levanına(parasına – şahsi çıkarlarına) bakacak, verilecek olan sözlere şak şak yapacak.

Romanlara ve insanların eşit, adil, özgürce yaşamasını savunan insanlara sesleniyorum. Tarih tekerrürden ibarettir yıllar sonra başımıza Hitler gibi bir deli gelirse vazgeçilecek, öldürülecek, yakılacak topluluk sizce hangisi olur?

Kusura bakmayın; eğer kızdıysanız, kırıldıysanız “bende özür dilerim“

ROMANLAR SOYKIRIMA UĞRADI 

SKOR YANILTMASIN
Kürşat Erdoğan
2073’e KALMAK veya…
İLK 3 PUAN…
“SU” GİBİ ÖMRÜMÜZ OLSUN
Share This Article
Facebook Email Print
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.

Bunları da beğenebilirsiniz

Köşe Yazısı

MEYDANIN KÖPEKLERİ

10 Ekim 2024
Köşe Yazısı

TURHAN ÇÖMEZ’İN AYRILIK MEKTUBU

1 Ağustos 2022
Kurban Bayramı, Müslüman toplumun önemli bir dini bayramıdır. Her yıl milyonlarca Müslüman, bu özel gün vesilesiyle kurban keserek ibadetlerini gerçekleştirir. Ancak, son yıllarda Kurban Bayramı etrafında tartışmaların yoğunlaştığını gözlemlemekteyiz. Geleneklerin ve modern yaşamın çatışması, hayvan hakları savunucularının tepkisi ve sürdürülebilirlik endişeleri gibi konular, Kurban Bayramı hakkındaki eleştiriye neden olan unsurlar arasında yer almaktadır.
Köşe Yazısı

YÜZYILLARIN GELENEĞİ “KURBAN BAYRAMI”

26 Haziran 2023
Erdem ÖZCAN
Köşe Yazısı

ERZURUM’UN ARDINDAN

21 Ocak 2025

Kategoriler

  • Gündem
  • Siyaset
  • Ekonomi
  • Yerel
  • Spor
  • Magazin
  • Teknoloji
© Velhasıl Gazetesi. Tüm hakları saklıdır.
Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?