DOLAR 32,2053 -0.22%
EURO 35,1156 -0.22%
ALTIN 2.498,171,32
BITCOIN 2156241-0.22175%
Balıkesir
20°

AZ BULUTLU

20:25

AKŞAMA KALAN SÜRE

  • HABERLER
  • SERVİS 1
  • SERVİS 3
  • FİNANSİF
  • HESAP
Velhasıl Gazetesi

Velhasıl Gazetesi

18 Mayıs 2024 Cumartesi

MEYDANIN KÖPEKLERİ

MEYDANIN KÖPEKLERİ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Çarşı Meydanı yani Cumhuriyet Meydanı; Bandırmalıların ve bu şehri ziyaret edenlerin genelde sahile gidip denize bakarak nefes aldıkları, civarındaki çay bahçeleri ve işletmelerde vakitlerini geçirdikleri, belediyenin bankalarında yaşlı yaşlı dedelerin gelip geçene bakıp kahve köşelerinde çoğunlukla sohbetlerinin konusu, konserlerin, mitinglerin, eylemlerin yapıldığı son dönemlerde janjanlı mekanların işgali altındaki yerdir.

Meydanımızın tasarrufu, dolgulu olan alan sahil tarafları Büyükşehir Belediyesi’nin, Atatürk heykelinin bulunduğu civar ise Bandırma Belediyesi’nin elinde. Bir süredir gözlemlediğim meydanın köpekleri dışında, Bandırmalıların ve siyasilerin hiç de dert ettiği bir mesele değil.

Meydan ve meydanı çevresini de içine alan çarşı çanağı dediğim gardan Livatya’ya, Cin Çukuru’ndan dalgakıranın ucuna kadar geniş bir alanda yaklaşık 400’e yakın bir sokak köpeği trafiği mevcut. Zamanının çocuğunu meydanda geçiren, orasını yaşama alanı bellemiş köpek sayısı gözlemlerime göre Sevgi Yolu ve balıkhane civarı hariç 23 kadar.

Bu rakam zamana ve hava koşullarına göre değişiklik gösterebiliyor. Gözlemlerimin çoğunu bu 23 civarı köpek üzerinde yoğunlaştırdım. Meydandaki köpekler genellikle iri cins ve diğerlerine göre küçük olanlarda dövüşmesini iyi biliyorlar. Meydanda yeni yetme ve yavru köpekler barınamıyor. Yemek kavgasında büyüklerden sıra gelmediği için büyüyünceye kadar mahalle aralarında, tabiri caizse arada kaynıyor.

Meydanda sağlam, büyük ve güçlü iki köpek var. Bunlar meydanın ağır abileri. Çöp konteynırları, mama kapları, mamamatikler, su kapları hep bunların inisiyatifinde. Bir gün bu ağır abilerden birini takibe aldım. Diğer köpekler onu görünce ya arazi moduna geçiyor veya ayağa kalkıp gardını alıyor ama yine de yolundan çekiliyorlar.

“Ehh be, şu köpeklerdeki statüye bak kıskandım vallahi” dedim.

Yine bir gün meydanda bir başka köpeği gözüme kestirdim. Ağzında bir kemik telaşlı telaşlı gidiyor. Takıldım peşine. TMO’nun oraya kadar takip ettim, sonra bir delikten liman tarafına daldı. Tabii ki benim gözlemim ancak duvarın arkasından olabiliyor. Yaklaşık 100 metre ileride bir çukur kazmaya başladı.

Kendi kendime, “Meydanda ki köpekler birikimlerini, fazlalıklarını meydanda bırakmıyor” dedim. Sanırım o köpeğin büyüdüğü, geliştiği, olgunlaştığı bölge orasıydı. Sonra kendisini meydana bulmuş veya daha güçlü bir köpek tarafından oraya doğru kovulmuştu. Bu da ister istemez insanda bir soru sorma ihtiyacı doğuruyor. Mahalle köpeği olmak bir avantaj mı, yoksa dezavantaj mı?

Bu konu elbette hayvan bilimcilerin konusu ama bana kalırsa meydan emekli moduna geçmiş köpeklerin yeri gibi olmuş.

Meydanda sabit, her gün orada olan bir tane pali var. Diğerleri bizim gibi çarşıya meydana ineyim bir gözüm gönlüm açılsın ya da şöyle bir hava alayım derdinde. Ama buraya mesken tutan pali tam bir felaket.

Canavar sanki mübarek. Gelene gidene atar yapıyor ama sadece kurusıkı.

Asıl işi goygoyluk provakatörlük.

Yabancıları tanıyor öyle herkese sarmıyor. Belediyenin park ve bahçe işleri personelini görünce hemen arazi oluyor ama belediye temizlik işçisini ya da benzer kıyafette renkli birini tek yakalarsa tam bir kabadayı kesiliyor. Havlamasıyla anında beş köpek oluyorlar. Pali’nin yanında koca koca köpekler, ister istemez insan ürküyor. Kaçarsan peşinden kovalıyorlar, kaçmaz olduğun yerde durursan havlayıp havlayıp gidiyorlar. Eğer araya bir iki kişi girerse yırtıyorsunuz.

Ama o korku yetiyor insana. Çocuklar için ise tam bir travma…

Meydanın çapkınları olmadan olmaz. Bir kaç tane de Kazanova var. Güçlü cins değiller ama gençler, tüyleri pırıl pırıl. Enerji dolu ve hızlılar. Bu onları cazip kılıyor ama bütün cakaları ağır abileri görene ya da kokularını alana kadar. Hemen hepsi anında arazi spor.

Dişiler çapkınlardan aşağı değiller, erkek köpekleri bir birine düşürmekten başka bir işleri yokmuş gibi kavga sonrasında gidip alakasız bir köpekle takılıyorlar.

Bir de meydana misafir bir dişi köpek gelsin ya da kısırlaştırma zulmünden yırtmış, böyle bir operasyonla daha tanışmamış bir hamile kalma adayı işte o zaman tabiri caiz ise erkek köpekler arasında tam bir meydan savaşı çıkıyor.

Gerçek anlamıyla tam bir meydan savaşı. Arkadaşı iki köpek bile bir birine giriyor. Bandırmalı olup da köpeklerin bu savaşını görmemiş kimse yoktur. Köpeklerin meydan savaşı yaptığına herkes şahit olmuştur.

Meydandaki sinyalci ve yancı köpeklere değinmeden olmaz. Mekânların kapılarında bazen de mekânların içinde miskin miskin yatan kopekler de var. Bunların çoğu beleş yiyip yatmaktan obez olmuş, kendini sevdirmek için milletin yamacına sokulan kurnaz köpekler.

Sadece ihtiyaçlarını karşılamak için dışarı çıkar, mekâna “salça” olacak köpek ondan güçlü olsa bile mekân sahibi o köpeği koruduğu için bunların yerinden olması, büyük hatalar yapmadığı ya da uyuz-kuduz olmadığı sürece çok zor.

Bu meydanın bir de çoğunlukla birlikte gezen, kuyruklarını sürekli dik tutan beşli çetesi var. Diri, iştahlı, sağa sola salça olup sebepsiz, sırf “mavra” olsun diye kedi kovalarlar. Bitip tükenmez bir şekilde, bir oraya bir buraya koştururlar. Bunların içlerinden biri kavga etmeyi iyi biliyor ve cesaretli de. Bazen “kafayı kırıp ağır abilere bile atar” yapıp ağır abilerden sopayı da yiyorlar. Çetenin içinden sadece dövüşmeyi bilen köpek sopa yiyor. Diğerleri sadece ve sadece havlıyor. Dayak faslından sonra çete iki gün ortalarda görünmüyor.

Meydan dışarıdan gelen erkek ve dişi köpeklere (anne olmaya hazırlar hariç ) pek misafirperver değil. Öyle sahilde, meydanda kafama göre sakin sakin gezeyim diyen köpekler büyük ihtimal dayak yiyor. Yabancı köpekler meydandan hızlı hızlı geçip, kimseyle muhatap olmadan, sağa sola takılmadan, bulaşmadan geçerek arazi oluyorlar.

Güçlü ve kavga etmeyi bilen köpekler için hiç bir yerde sorun yok. Bandırma’da istisnası olan birkaç tane köpek var. Rahat rahat, koşturmadan gezebiliyorlar. Kendilerine güvenleri tam, diğer köpeklerin saldırılarına cesurca kafa tutabiliyorlar.

Meydanda hiçbir şeye tepki vermeyen köpekler de var. Ne etliye ne sütlüye karışıyorlar. Dünya yansa hasırı tütmez. Bu köpekler kavganın büyüdüğünü gördükleri zaman kuyruğu kıstırıp hemen araziye ayak uyduruyorlar.

Bandırma’da birkaç da Allah dostu var. Pazar çantasını alıp içine et parçaları, kanat parçaları, kemik parçaları koyup köşe köşe bunları doyurur. Mama veren bu canlar da olmasa bu köpekler vaz geçmişlikten ölür gider.

Gece oldu mu karanlık sardı mı her tarafı, bizim meydanın köpekleri bir kaçı hariç sürü vaziyetine geçiyor. Bütün köpekler hiyerarşisini bilerek, içgüdüsel olarak ortak hareket ediyorlar. Bence bunlar, tenhada karşılaşılmaması gereken sürü.

Yazdan bu yana gözlemlediğim köpekleri, davranışları ve cinsleriyle takip ettim. Özellikle de meydanın köpeklerinin bazılarının insan davranışlarıyla olan benzerlikleri kafamı karıştırdı.

Acaba insanın evrimleşmesi sürecinde, maymundan insana giden bu yolda evrimde bazı hatalar olduğunu var sayıp, köpeklerle arada bir ilinti aramak hata mı olur?

Bu konu tabii ki de bilim insanlarının alanı.

Onları Bandırma’nın Cumhuriyet Meydanına davet ediyorum.

Bu meydanın köpekleri gerçekten çok ilginç…

Yazar: Eyüp Demirezen