Ne ısınacak yüreklerimiz, ne de kırılacak gönüllerimiz kaldı…
Gidişat, önü alınamaz kadar hızlı ve tehlikeli. Ha bire değişen gündem ortaya çıkansa korku ile yoğrulan algılarımız..
Artısız eksiler, tartısız ölçüler, kısalan ömürler, cevap verilemez hesapların neticesini doğuran kısır döngüler..
Doğruyu yanlışa özü de yalana biat etmek zorunda kalanlara yazıklar olsun.
İnsanlık kaybolmaya yüz tutmuş ki!
KÜFRÜ İMANA TERCİH EDEN FİRAVUNLAR KAHRAMAN,
HAK ÜZERE SAVAŞAN CENGAVERLER TAŞLANIR OLMUŞ ..
Pekâlâ, BİZ NEREYE GİDİYORUZ…?
Nereye mi? Fısıldıyorum kulaklarınıza,
Çoktan doğmuş güneş ruhsuz kalplerinize batıdan..
İnançlarımızı kaybettiğimiz an kıyametimizdir.
Ahlak yitirildiğinde adaletsizlik hortlamıştır.
Milli değerler baltalanırsa vatanseverlik bitmiş.
Merhamet sahibi vicdanını kaybederse insanlık ölmüştür.
Çalanı-çırpanı, rüşvet yiyeni, sapığı, katili, çoluk-çocuk, hayvan demeden istismar edeni..
Dünya’nın dört bir yanında felaketler yaşanıyor.
Seli, kuraklığı, depremi..
Sabrın tükendiği, şükrün yok olmaya yüz tuttuğu, saygının bittiği, sevginin olmadığı yerdeyiz.
Savaşlar kapıda beklerken, Gazze kan ağlarken, Kur’anımız yakılıp yitilirken, Allah’ın verdiği canı yine ondan başkasının almaya hakkı yok iken,
ORMANLAR VE İCİNDE SOLUYAN HER NEFES YAKILIYOR ,CAN DOSTLARIMIZ TOPLANIP ÖLÜME GÖNDERİLECEKKEN…
” ZAMAN ŞİDDETEN BAŞKA BİR ŞEYİ ARTIRAMAZ. İNSANLARDA DA HASETLİK ARTAR VE KIYAMET DE SERİRLERDEN BAŞKASI ÜZERİNE KOPMAZ”
HZ USAME İBN-İ ZEYD R.A. VESSELAM…
Ne kimliklerimiz kaldı? Ne de karakterimiz..
İnsanlık adına yitirdiğimiz şuursuz bireylerin ruhsuz bedenlerinden başka hiç bir şey ifade etmeyen sonu olmayan gidişatın bilinçsiz yolcularıyız.
Lusifer’in( Şeytanın) kirli elleri küreselciler ” YENİ DÜNYA DÜZENİ” adına dini inançları yok etmek. Monarşiyi yıkmak, ulus devletleri ve vatanseverliği sonlandırarak mülkiyetsiz insan nüfusunu sistemli azaltmak, tarımı ortadan kaldırmak, homoseksüelliği ve cinsiyetsizliği hayatın her dalına dahil edip dayatmaları ve gibi gibileri…
Sıra dilsiz canların hayatlarına kast etmeğe mi geldi?
Bütün canlılar sağlıklı bir eko sistem içerisinde doğanın bir parçasıdırlar, eşit doğar ve bu kanun hükümleri çerçevesinde yaşama haklarına sahiptirler.
Bugün burada hiç bir kimseden çekinmeden yazmak görevim. Çünkü hakka susan “DİLSİZ ŞEYTANDIR” buyuruyor Allah Resulühu..
Develer çok su içiyorlar, inekler metan gazı salgılıyorlarmış. Dünyanın var oluşundan bu yana böyle bir tehtid yok iken Allah’ın düzeni üzere sistemindeki muazzam döngüyü çökertme teorilerinin külliyesi yalan. Hepsi yeni bir Nuh Tufanı için..
Hani! bir an önce apar topar toplayıp yok etmek için neden uğraştığınız da çıktı ortaya.
KÖPEKLER SİRİUS YILDIZI İLE BAĞLANTILIDIRLAR.
İNSAN VE HAYVAN BEYİNLERİ FREKANS YAYARLAR VE BİLHASSA KÖPEKLER DÜNYAMIZIN MANYETİK NOKTALARINI ALGILAYIP GÖRMELERİNİ SAGLAR.
DÜNYA DÖNÜŞÜ OLMAYAN VE BOZULAN BEYİNLERİN YOKLUĞUNDA DEĞİŞİR.
İSTE BU SEBEPLE KURESELCİLER FREKANS SALDIRILARI YAPAMAYACAKLARI İÇİN KÖPEKLERİ TARİHE GÖMMEK İSTİYORLAR..
Neredeyse sokaklarda köpek kalmadı! Ne hikmetse sapıklar, hırsızlar, katiller meydanlarda cirit atıyorlar!
Fikir ayrılıklarına düşebilir, farklı şeyleri savunur, birbirimizi kırıp, yediğimiz de olur.
Fakat biz ulus olarak vatan, millet, bayrak mevzusu bahis olunca tek yürek olup kenetlendiğimiz gibi dilsiz canları da yedirmeyiz kolay kolay.
Hiç bir zirve, hiç bir karar karar duramaz önümüzde
Allah’ın verdiği canı yine Allah alır.
HAYDİ HEP BERABER CAN DOSTLARIMIZ İCİN BİRLEŞME VAKTİ..
Geçmişten günümüze eğitim sistemimizdeki değişim en fazla konuşulan tartışmaların başında gelir.
Eğitim süreci ne kadar düzgün yürürse yaratılış fıtratına uygun doğal hayatın içerisine süreklilik ve hayatiyet kazandırır.
Eğitimde 3 temel öğe vardır. Öğrenme, öğrenci ve öğretmen..
Amaç ise, toplumsal, bireysel, ekonomik ve siyasal 4 temel işlevdir.
Bireylerin yetersizlik nedeniyle yaş, cinsiyet, sosyal ve kültürel faktörlere bağlı olarak oynaması gereken rolleri gereği gibi oynamama durumudur.Turkiye’nin eğitim alanındaki en önemli sorunudur.Yine Türkiye’de ki okullar bilgi vermenin yanı sıra yaşam becerisi kazandıran en önemli kurum olmaktan çıkarak sınavlara giriş için gerekli olan belgenin alınacağı beton yığınlarından başka bir konumu yok maalesef..
Hâl böyle iken kazandırdığı tek sey yaşamlarını sürdürebilecekleri paradan başka bir şey ifade etmiyor.
Topluma bir faydası olunmadığı gibi üreticiden çok tüketici rolü ortaya çıkıyor.
Türkk eğitim müfredatını hem MEB hem de özel sektör tarafından hazırlanan, hazırlık sürecinde yazar,yazarlar, editörler dil uzmanları, görsel tasarımcı, program geliştirme uzmanı, ölçme ve değerlendirme ve rehberlik uzmanları görev alırlar.
Bir yığın uzmanın ,bir o kadar da kapsamlı programlar hazırlamaları sonucunda yine elde var sıfır???
Pekâlâ! niye bu haldeyiz?
Ya da sogulamamız gereken bu müfredatı hazırlayanlar kimler?
Türk eğitim sisteminde 100 yıllık sorunlar ve hâlâ oturmamış bir yapı var. Değişen mufredatlar dünyanın koşul ve düzenine göre güncellenen sisteme tâbidir.
Çünkü eğitim birden bire değişen bir yapı değildir.
Reformlar üzere yapılan değişikliklere maruz kalmış ll.Mahmut devrinden itibaren bu yana modernize edilmiş bir eğitim sistemi kurulmaya çalışılmıştır.
Özellikle tanzimat’tan sonra ivme kazanan sivil eğitimde ki modernleşme hareketleri, imparatorluğunun son günlerine doğru kayda değer bir gelişme kaydetmişti .
Modern eğitim geliştirilmesi yolunda önemli adımlar atılırken son yüzyıllarda dünyada fikir ve bilim alanlarında meydana gelen gelişmeleri izleme yeteneğini kaybeden geleneksel eğitim kurumları ll.Meşrutiyet döneminde ki medreselerin ıslahına yönelik sonuçsuz reformlar hariç ihmal edilmisti. Böylelikle Osmanlı’da biri geleneksel diğeri modern ikili eğitim sistemi ortaya çıkmış ve geleneksel sistem “şeriye ve evkaf nezaretinin” yönetimi denetimi altına girmiş, modern sistem ise Mearif nezaretine bağlı ve yarı laikti. Ardından batı Avrupa’da ki gelişmeler mercek altına alındı. 1789 devriminden sonra biri İngiliz diğeri Fransız modeli ortaya çıkmıştı.
Cumhuriyet kurulurken JAKOBENLER yerle bir edilen monarşi ve teokratik rejimi ayakta tutan geleneksel eğitim sistemini yıkmış onun yerine cumhuriyet ilkelerine dayanan laik sistemi kurdular.
Plan programa göre sistematik olarak bugünlerin alt yapısını milli ve manevi değerleri baltalayan “fulbright”antlaşması imzalandı Türkiye’de.
Bu görüşmede ikili ilişkilerdeki tüm dalgalanmalara rağmen yeni yüzyıla taşınacak köklü ve güçlü bir kurumun habercisiydi, “TÜRK AMERİKAN ANTLAŞMASI…”
27 Aralık 1949 tarihinde iki tarafı temsil eden Dışişleri bakanı FAİK ZİHNİ AKDUN ve Amerikan büyükelçisi GEORGE WADSWORTH tarafından Ankara’da imzalanarak tarihin en büyük hatası yapıldı .
5’ci maddesin’de HARİCİYE TEŞKİLATININ MUVAZZAF MEMURLARINDAN OLMAK ÜZERE KOMİSYONDAKİ BİRLEŞİK DEVLETLER VATANDAŞLARINİ TAYİN VE TEBDİL ETMEK SELAHİYETİ HAİZ OLACAKTIR ibaresi ( Dışişleri bakanlığındaki kıdemli memurların dahil olduğu komisyona ABD’ninde memur ataması yapılarak Milli eğitimi bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada yönetip bu milleti batıl davalarına alet edip kullanılmasıdır).
Birde üzerine ırkçı denmesi tuzu biberi oldu.
Öncelikle Eşi hanımefendi; Heidi Lushtaku Kosova doğumlu İsviçrelidir. Bileni de bilmeyeni de konuşuyor ülkede, standart hayat felsefemiz oldu boşa hiçe konuşmak!!
Öncelikle bu konunun bu kadar büyütülmesi, dilden dile dolaşması,
Hatta Sayın; Sırrı Sakık’ın Bozkurt işareti yapan milli takım futbolcumuzu
TBMM’nde siyasete taşıması da ne alaka..?
Hiç bir dert tasamız kalmadı, güllük gülistanlık bir yaşam içerisinde mutluluktan bülbüller gibi şakıyan şakıyana.
Başını alıp giden enflasyon rakamları cinnet geçirtir, evine ekmeğini götüren baba cengaver olmuş,
Tok açın halinden ne anlar? içi boş buzdolaplarında vücut bulan atasözü.
Harcı , borcu olana “Ağacı kurt insanı dert bitirir” bardağı taşıran son damla.
Gelinen duruma bakarmısınız…?
Konumuz; ” BOZKURT SEMBOLÜ “…
Zihniyet insanın düşünce yapısının devrimidir.. Eğitim ve öğretim toplumları şekillendirip geliştirirken zihniyete panzehir olur.
Malesef hâlâ farkına varamadığımız, vardıramadığımız tek ve ciddi sorunumuzdur eğitimsizlik..
Nedir ve nereden gelmiştir bu sembol?
“BOZKURT” işareti, Türk mitolojisinde anlam taşıyan tarih boyunca Türk halkları tarafından benimsenmiş kutsal bir inanıştır.
SİYASİ GÖRÜŞ TEMSİL ETMEKSİZİN kullanılan semboldür…
Kurt sürülerinin başında bulunup idare eden kurtlara da GOKKURT denir.
Kaskir ve Börü kelimeleri de değişik lehçe ve şivelerde kurt anlamını taşır ve gökyüzünü temsil eder.
Göktürklerin gök(mavi) bayraklarında bulunan kurt başı savaşçılığı ve savaş ruhunu, özgürlüğü, hızı, aklı, doğayı ve sahayı okuyabilme gücünün temsilidir.
Türk ulusunun başına bir iş geldiğinde, bir tehtid belirdiğinde ortaya çıkar.
Çin kaynaklarında hun ve kanlı boylarında var olan en önemli mitolojik hayvandır.
Artık siyahi beyazdan ayırın boş ve lüzumsuz polemiklere yer vermeyin..
Aklımıza ilk gelen, “TARİH TEKERRÜRDEN İBARETTİR…” sözleri güncelleniyor.
Kurtuluş Savaşı öncesinde İngilizler ile bir olup Osmanlıyı arkadan vuranlar kendilerini yine gösteriyor.
“GLADİO” GİZLİ ORDU sahnede:
2. Dünya savaşı sonrasında batı Avrupa’da gelecekte olması beklenen direnişçiler.
Uluslararası provakotörlerin yani Amerika’nın deneme sahnesi gerçekleşti.
Kayseri’nin Melikgazi ilçesinde bir göçmenin 7 yaşındaki bir çocuğu taciz ettiği iddiasıyla, Türkiye’nin farklı kentlerinde mülteci gerilimleri tırmanırken , Suriye’de tehlikeli provakosyona imza atıldı.
Suriye’nin kuzeyi, Türkiye’nin güneyinde mal taşıyan tırlara saldırılar ve rehin alınan şoförler, askerimizi taşıyan zırhlı araçlara silahlı saldırılar( kaybımız yok şükürler olsun).
Fakat milli ve manevi şerefimiz olan bayrağımızı indirip parçalamaları bardağı taşıran son damla oldu.
Suriyeli muhalif komutanından provakosyon uyarısı da geldi .
Pekâlâ Burada ki amaç nedir?
Kimden ,nereden geldiği değil mi..?
Bunların hepsi toplumsal tepkilerdir..
Ankara ve Şam ilişkilerindeki normalleştirme için atılan ciddi adımlar. NATO zirvesinde Biden ile yapacağı görüşmede gündemde olan Suriye konusu ..
Sonrası körfez ülkeleri ve Putin’in çabalarıyla Esad ve Erdoğan buluşması zemini..
Türkiye’nin desteklediği silahlı grupların tepkilerinden başka bir şey değil.
Yaşananlar beka kaygısı ve siyonizimin kirli eli..
News
