DOLAR 32,2053 -0.22%
EURO 35,1156 -0.22%
ALTIN 2.498,171,32
BITCOIN 21586380.0732%
Balıkesir
20°

KAPALI

03:48

SABAHA KALAN SÜRE

  • HABERLER
  • SERVİS 1
  • SERVİS 3
  • FİNANSİF
  • HESAP
Can Emre

Can Emre

09 Mart 2023 Perşembe

ŞEHİR ESKİŞEHİR’DİR

ŞEHİR ESKİŞEHİR’DİR
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Pazar günü Bandırma Gazeteciler Cemiyeti olarak, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nin ulaşım imkanları ile hep birlikte, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin davetlisi olarak, Eskişehir’e kültür ve turizm gezisi için sabah erkenden yola koyulduk.

 

Hem gezi, hem kaynaşma, hem de Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in ‘Anadolu Bozkırında’ yarattığı, hatta deniz getirdiği, Avrupa-i bir şehir Eskişehir’i gezerek, farklı bir coğrafyayı keşfe çıktık.

 

Eskişehir’e varışımız ile bizi büyük bir dostluk ve samimiyet ile karşılayan, Büyükşehir Belediyesi Halkla İlişkiler biriminden rehberimiz ile yolculuğa başladığımızda, sabahleyin güneş ışıklarının ısıttığı Eskişehir’de, rotamızın ilk başlangıcı Porsuk Çayı oluyordu.

 

2 Şubat 2022 tarihinde Ankara’dan Bandırma’ya dönüş için Ankara-Eskişehir arasını, Yüksek Hızlı Tren ile yaparak (YHT) Eskişehir’i gezmek istesem de, o gün hava sıcaklığı -2′ leri gösterdiği için bizim binerek gezdiğimiz, kanolar, motorlar o gün buz tutmuş göl üstünde adeta havada asılı durur vaziyette, bu günleri bekliyor gibiydi.

 

O gün hava çok soğuktu. Pazar günü ise içimizi ısıtan güzel bir hava bizi karşılarken; Bandırma’nın nemli ve rutubetli havasına karşın Eskişehir havası, kuru, nemsiz ve bizleri terletmeden gün boyu seyahat etmemize, yardım ediyordu. Porsuk Çayı’nda motor gezisiyle sabah ilk seyahatimizi gerçekleştirirken, benim ve arkadaşlarımızın dikkatini şehre girişimiz ile bizi karşılayan, yeşilin bin bir tonu ile temizliği oluyordu.

 

Şehrin girişi ve yine içi plan ve düzen anlamında, nizam-intizam ile harmanlanmış bir doku ile eskinin ve yeninin harmanlanması, tarihi dokusunun bozulmadan günümüze revize edilerek yeniden yapılması, güncelleştirilmesi, en önemli yapı mimarisi olarak Eskişehir’in ‘Turizm Odaklı’ yönetim anlayışın, göstergesi gibiydi.

 

Geçmişten günümüze Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen ile değişen Eskişehir, yine şehir içinde, parklarında, bahçelerinde, tarihi dokusu içinde asılan billboardlarda ‘Şehir Eskişehir’dir’ yazısıyla bu söyleme uygun bir kent dokusu, düzeni, temizliği, kent bilinci ile bu söylemi hak ediyordu.

 

Hiç mi çöp atılmazdı? Etrafta poşetler, karton bardak ve kağıtlar, kuruyemiş kabukları bile olmaz mıydı? Evet, çöp yoktu. Çarşısı, tarihi ve turistlik yerleri, Odun pazarı, park ve bahçeleri, hem yeşil hem de, çöpsüz ve tertemizdi. Düşündüm. Bu kent bilinci ve kent aidiyeti ile gerçekleşen bir eylemdi. Kent bilinci ve kenti oluşturan insanların, şehrine sahip çıkmasıydı.

 

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, ‘Anadolu’nun Bozkırına’ deniz getirmişti. Porsuk Çayı’nı turizm odaklı, Hollanda’nın suyolları gibi motorlarla, kanolarla gezilmesini sağlamıştı. Aynı zamanda, Üniversiteleri, Parkları, Masal Şatoları, Hayvanat Bahçesi, Su Altı Akvaryumu, Balmumu Heykel Müzesi, Cam Sanatları, modern yüzme havuzu ve deniz gibi yapay suyu ile Orta Anadolu’nun bozkırını ‘Turizm Odaklı’ eğitim şehri yapmayı başararak, Avrupa’nın sayılı Turizm Şehirleri arasına sokmayı başaran bir lider olarak, övgüyü de hak ediyordu.

 

Güzel bir gezi ve kaynaşma hatta sosyal farkındalık açısından yararlı aynı zamanda, Eskişehir’in eskiyi yeniyle harmanlayarak, eskiyi yıkmadan, kırmadan dökmeden, tarih anlayışı ile geçmişine sahip çıkarak, el sanatlarından, yemeklerine, spor tarihinden, sosyal ve kültürel etkinliklerine yine Eskişehir’in dünyaca ünlü ‘Çi Böreğine’ sahip çıkarak, insan odaklı yaklaşımına, ortaya koyduğu eserleri görünce hayran kalmamak mümkün değil.

 

O nedenle bizim hepimizin; Eskişehir’in Yılmaz Büyükerşen Hoca ile değişimine şapka çıkarıp, onun izinden giderek şehrine, kentine, eski eserlerine sahip çıkarak, eski ve yeniyi harmanlamasını örnek alarak, kent bilincimizi yeniden gözden geçirip, şehrimize sahip çıkmamız gerektiğine inanıyorum.

 

Şehrimizin, bu yolda aşacağı sorunlarda öyle küçük değil elbette. 70-80 yıllar Bandırma-Balıkesir arasındaki rekabeti düşününce, öncelikle Bandırma’nın il ve Büyükşehir Belediyesi statüsüne kavuşturulması ile bu işin startı verilebilir. Balıkesir Büyükşehir Belediyesinin bizi ‘Sanayi Şehri’ ilan etmesini anlamıyorum. Üç-beş sanayi kuruluşu ile ‘sanayi şehri’ olunmaz?

 

Ancak doğal yapısı, Marmara ve Erdek körfezi, deniz, kara, hava ve demiryolu ulaşımı, Kapıdağ Yarımadası, Erdek, Edincik, Adalar, Daskyleion, Kyzikos ile ‘Turizm Şehri’ olması avantajını iyi kullanması gereklidir. Anadolu’nun ortasına adeta deniz getiren Büyükerşen Hoca, Eskişehir’i nasıl Turizm Şehri yapıp, yaz ve kış ülke içi ve dışından insanları Eskişehir’e getirebiliyorlarsa, bizde şehrimizde bunu başarabiliriz.

 

Öncelikle; Bandırma olarak denizini, sosyal ve kültürel dokusunu, tarihi yapısını/yapılarını, dünyaya mal olmuş Daskyleion- Kyzikos ve Kapıdağ Yarımadasını turizm odaklı bir anlayış ve kültürle yeniden harmanlayarak, İl ve Büyükşehir Statüsünün ortaya çıkaracağı yapı, güç ve kent paydaşlarının ortaya koyacağı özverili kent odaklı çalışma ile bu yolda, başarılı olabiliriz.

 

‘Şehir Eskişehir’dir’ sözü kentin billboardlarında reklam olarak kullanılırken, aslında her yönüyle Eskişehir örnek alınacak bir şehir olarak, buna ilave olarak; ‘Mutlu ve Yaşanacak’ bir şehir olarak ta gözlemlerim arasındadır.

 

Biz neden olmayalım?

 

Çi böreğimiz var. Kapıdağ, Daskyleion, Kyzikos, Erdek, Edincik, Adalar ve her bir yöne hava-kara-deniz ve demiryolu ile bağlantısı bir şehir Bandırma, bunu hak etmiyor mu?

 

Denizi olmayan Eskişehir’e Prof.Dr. Yılmaz Büyükerşen Hoca; ‘deniz getirebiliyorsa’ denizi olan bir kent, neden turizm şehri olamıyor?

 

Neden Büyükşehir Belediyesi statüsüne kavuşamıyor?

 

İl olamıyor?

 

Neden?

 

Bu gezi için Bandırma Gazeteciler Cemiyeti’ne ve bizi Eskişehir’de ağırlayan, güzel bir ev sahipliği yaparak Eskişehir’i tanımamıza vesile olan Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen ve ekibine, teşekkür ederim.

Yazar: Can EMRE